Knock-Kneed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Knock-Kneed Nedir?
Knock-kneed, dizleri birbirine değmeyen ve bacakların içe doğru eğilerek durduğu bir postür problemini ifade eder. Bu durum, genellikle kemik veya kas problemleri nedeniyle ortaya çıkabilir.
Örnek Cümleler:
-
He was knock-kneed and couldn’t stand straight.
(Türkçe: O, çarpık bacaklıydı ve düz duramıyordu.)
-
She was born knock-kneed, but physical therapy helped improve her posture.
(Türkçe: O, çarpık bacaklı doğdu, ama fiziksel terapi duruşunu düzeltmeye yardımcı oldu.)
-
He couldn’t ride a bike because his knock-knees kept hitting the handlebars.
(Türkçe: O, çarpık bacakları nedeniyle bisiklete binemiyordu çünkü dizleri gidona çarpıyordu.)
-
She felt self-conscious about her knock-knees and often wore long skirts to cover them up.
(Türkçe: O, çarpık bacaklarından dolayı özgüveni düşüktü ve sık sık onları örtmek için uzun etekler giyerdi.)
-
Despite his knock-knees, he was a talented basketball player.
(Türkçe: Çarpık bacaklarına rağmen, o yetenekli bir basketbol oyuncusuydu.)
-
She had surgery to correct her knock-knees, but the recovery process was long and difficult.
(Türkçe: O, çarpık bacaklarını düzeltmek için ameliyat oldu, ancak iyileşme süreci uzun ve zordu.)
-
He was teased in school because of his knock-knees, but he learned to brush it off.
(Türkçe: O, çarpık bacakları nedeniyle okulda alay edildi, ama buna aldırmayı öğrendi.)
-
She had to wear special shoes to help support her knock-knees.
(Türkçe: O, çarpık bacaklarını desteklemek için özel ayakkabılar giymek zorundaydı.)
-
He tried yoga to improve his knock-kneed posture, and it helped tremendously.
(Türkçe: O, çarp
ık bacaklı duruşunu düzeltmek için yoga denedi ve bu çok yardımcı oldu.)
-
She always felt self-conscious in shorts because her knock-knees were so noticeable.
(Türkçe: O, çarpık bacakları çok belirgin olduğu için şort giydiğinde her zaman özgüvensiz hissederdi.)
-
He saw a physical therapist to help correct his knock-knees, and it made a big difference.
(Türkçe: O, çarpık bacaklarını düzeltmek için bir fizyoterapist gördü ve bu büyük fark yarattı.)
-
She had trouble finding pants that fit properly because of her knock-knees.
(Türkçe: O, çarpık bacakları nedeniyle pantolon bulmakta zorlanıyordu.)
-
He was embarrassed about his knock-knees and avoided wearing shorts in public.
(Türkçe: O, çarpık bacaklarından utanıyordu ve halka açık yerlerde şort giymekten kaçınıyordu.)
-
She had to undergo physical therapy to improve her knock-kneed gait.
(Türkçe: O, çarpık bacaklı yürüyüşünü düzeltmek için fiziksel terapi görmek zorunda kaldı.)
-
He always felt like he stood out in a crowd because of his knock-knees.
(Türkçe: O, çarpık bacakları nedeniyle kalabalıkta öne çıktığını hissederdi.)
-
She was hesitant to try running because of her knock-knees, but eventually overcame her fear.
(Türkçe: O, çarpık bacakları nedeniyle koşmayı denemekte tereddüt etti, ancak sonunda korkusunu yenmeyi başardı.)
-
He had surgery to correct his knock-knees, and it was a life-changing decision for him.
(Türkçe: O, çarpık bacaklarını düzeltmek için ameliyat oldu ve bu onun için hayatını değiştiren bir karar oldu.)
-
She was always self-conscious about her knock-knees, but her friends never seemed to notice.
(Türkçe: O, çarpık bacaklarından dolayı her zaman özgüvensizdi, ama arkadaşları asla fark etmedi.)
Hemen Yorum Yaz