Keep A Tab On İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Keep a tab on ne demek?
Keep a tab on, bir şeyi yakından takip etmek veya kontrol etmek anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- Keep a tab on your expenses if you want to save money. (Para biriktirmek istiyorsanız harcamalarınızı yakından takip edin.)
- I’ll keep a tab on the weather forecast and let you know if there are any changes. (Hava tahminini yakından takip edeceğim ve herhangi bir değişiklik olursa size haber vereceğim.)
- You should keep a tab on your blood pressure if you have high blood pressure. (Yüksek tansiyonunuz varsa, tansiyonunuzu yakından takip etmelisiniz.)
- The teacher told us to keep a tab on our progress throughout the semester. (Öğretmen, dönem boyunca ilerlememizi yakından takip etmemizi söyledi.)
- Can you keep a tab on the time for me? I don’t want to be late for my appointment. (Benim için zamanı takip eder misin? Randevuma geç kalmak istemiyorum.)
- The company hired a security firm to keep a tab on its employees. (Şirket, çalışanlarını yakından takip etmek için bir güvenlik firması tuttu.)
- You need to keep a tab on your calories if you want to lose weight. (Kilo vermek istiyorsanız, kalorilerinizi yakından takip etmelisiniz.)
- He promised to keep a tab on his son’s grades and make sure he was doing well in school. (Oğlunun notlarını yakından takip edeceğine ve okulda iyi performans gösterdiğinden emin olacağına söz verdi.)
- The boss asked the secretary to keep a tab on his schedule and remind him of important appointments. (Patron, sekreterinden programını yakından takip etmesini ve önemli randevuları hatırlatmasını istedi.)
- It’s important to keep a tab on your bank account to avoid overdraft fees. (Aşırı çekim ücretlerinden kaçınmak için banka hesabınızı yakından takip etmek önemlidir.)
- She promised to keep a tab on her friend’s health and make sure she was taking her medication. (Arkadaşının sağlığını yakından takip edeceğine ve ilaçlarını aldığından
emin olacağına söz verdi.)
- The coach told the players to keep a tab on their opponents’ movements during the game. (Antrenör, oyuncularına maç sırasında rakiplerinin hareketlerini yakından takip etmelerini söyledi.)
- You should keep a tab on your inbox and respond to important emails promptly. (Gelen kutunuzu yakından takip etmeli ve önemli e-postalara hızlıca cevap vermeliisiniz.)
- The project manager asked the team to keep a tab on their progress and update him regularly. (Proje yöneticisi, takımın ilerlemesini yakından takip etmesini ve kendisini düzenli olarak güncellemesini istedi.)
- The police were asked to keep a tab on the suspect’s activities. (Polisten, şüphelinin faaliyetlerini yakından takip etmesi istendi.)
- You need to keep a tab on your luggage at all times to avoid losing it. (Bavullarınızı kaybetmekten kaçınmak için her zaman onları yakından takip etmelisiniz.)
- The parents asked the babysitter to keep a tab on their children and make sure they were safe. (Ebeveyler, çocuklarını yakından takip etmesi ve güvende olduklarından emin olması için bebek bakıcısına söyledi.)
- The IT department was asked to keep a tab on the company’s network security. (Bilgi işlem departmanından, şirketin ağ güvenliğini yakından takip etmesi istendi.)
- The manager asked the employees to keep a tab on their attendance and not be late for work. (Yönetici, çalışanların devamlılıklarını yakından takip etmelerini ve işe geç kalmamalarını istedi.)
- The doctor advised the patient to keep a tab on their blood sugar levels. (Doktor, hastanın kan şekeri seviyelerini yakından takip etmesini önerdi.)
Türkçe karşılığı: yakından takip etmek, kontrol etmek
Hemen Yorum Yaz