Keenly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Keenly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Keenly İle İlgili Cümleler

Meaning: With eagerness, enthusiasm or great interest.

  1. I am keenly interested in learning new languages. (Yeni diller öğrenmeye büyük bir ilgiyle yaklaşıyorum.)
  2. She looked keenly at the painting, trying to understand its meaning. (Tabloya büyük bir ilgiyle baktı ve anlamını anlamaya çalıştı.)
  3. The students listened keenly to the teacher’s instructions. (Öğrenciler öğretmenin talimatlarını büyük bir ilgiyle dinlediler.)
  4. He is keenly aware of the impact his words have on others. (Sözlerinin diğerleri üzerindeki etkisinin farkında.)
  5. She watched the marathon runners keenly, hoping to spot her friend among them. (Maraton koşucularını büyük bir ilgiyle izleyerek, arkadaşını aradı.)
  6. The detective examined the crime scene keenly, looking for any clues. (Detektif, ipuçlarını arayarak suç mahallini büyük bir ilgiyle inceledi.)
  7. He listened keenly to the music, trying to identify the instruments used. (Enstrümanları tanımaya çalışarak müziği büyük bir ilgiyle dinledi.)
  8. The children watched the magician’s performance keenly, trying to figure out how he did his tricks. (Çocuklar sihirbazın gösterisini büyük bir ilgiyle izleyerek, numaralarını nasıl yaptığını anlamaya çalıştılar.)
  9. The audience listened keenly to the speaker, eager to learn more about the topic. (Izleyiciler, konu hakkında daha fazla öğrenmek isteyerek, konuşmacıyı büyük bir ilgiyle dinlediler.)
  10. The football fans watched the match keenly, cheering for their favorite team. (Futbol fanatikleri favori takımlarını destekleyerek maçı büyük bir ilgiyle izlediler.)
  11. She examined the contract keenly, making sure there were no hidden clauses. (Gizli maddeler olmadığından emin olmak için sözleşmeyi büyük bir ilgiyle inceledi.)
  12. He followed the election results keenly, hoping his preferred candidate would win. (Tercih ettiği adayın kazanacağı umuduyla seçim sonuçlarını büyük bir ilgiyle takip etti.)
  13. The scientist observed the experiment keenly, recording every detail. (Bilim adamı deneyi büyük bir ilgiyle gözlemleyerek, her detayı kaydetti.)
  14. The birdwatcher watched the rare bird keenly, hoping to add it to her collection. (Kuş gözlemcisi nadir kuşu büyük bir ilgiyle izleyerek, koleksiyonuna eklemeyi umdu.)
  15. The photographer examined the landscape keenly, looking for the best angle for his shot. (Fotoğrafçı manzarayı büyük bir ilgiyle inceleyerek, çekimi için en iyi açıyı aradı.)
  16. The artist painted the portrait keenly, trying to capture the subject’s essence. (Sanatçı, konunun özünü yakalamaya çalışarak portreyi büyük bir ilgiyle boyadı.)
  17. The chef tasted the sauce keenly, adjusting the seasoning to perfection. (Şef sosu büyük bir ilgiyle tadarak, baharatları mükemmelliğe ayarladı.)
  18. The athlete trained keenly, determined to improve her performance. (Sporcu, performansını geliştirmeye kararlı olduğundan, büyük bir ilgiyle antrenman yaptı.)
  19. The politician followed the news keenly, staying up-to-date on current events. (Politikacı haberleri büyük bir ilgiyle takip ederek, güncel olaylarda bilgili kalmaya çalıştı.)
  20. The dog watched the squirrel keenly, waiting for it to make a move. (Köpek sincaba büyük bir ilgiyle bakarak, onun bir hareket yapmasını bekledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.