Justifiably İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Justifiably İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Justifiably

Justifiably means in a way that is reasonable, fair, or appropriate in the given circumstances.

Examples:

1. Justifiably, the team leader decided to fire the employee for repeatedly coming to work late. (Haklı olarak, takım lideri çalışanı sürekli geç geldiği için işten çıkarmaya karar verdi.)

2. The company justifiably refused to hire the candidate who lied on their resume. (Şirket, özgeçmişinde yalan söyleyen adayı haklı olarak işe almadı.)

3. The court justifiably sentenced the criminal to life in prison for his heinous crimes. (Mahkeme, canice suçları nedeniyle suçluyu haklı olarak ömür boyu hapis cezasına çarptırdı.)

4. The teacher justifiably gave the student a failing grade for plagiarizing their paper. (Öğretmen, ödevini kopyaladığı için öğrenciye haklı olarak kalmış not verdi.)

5. The doctor justifiably prescribed antibiotics to the patient with a severe bacterial infection. (Doktor, ciddi bir bakteriyel enfeksiyonu olan hastaya haklı olarak antibiyotik reçete etti.)

6. The athlete justifiably complained to the referee about the unfair call. (Sporcu, adaletsiz karar hakkında haklı olarak hakeme şikayet etti.)

7. The customer justifiably returned the defective product to the store for a refund. (Müşteri, arızalı ürünü haklı olarak iade ederek geri ödeme talebinde bulundu.)

8. The lawyer justifiably argued that his client was innocent of the crime. (Avukat, müvekkilinin suçsuz olduğunu haklı olarak savundu.)

9. The government justifiably implemented new safety regulations to prevent accidents in the workplace. (Hükümet, iş yerindeki kazaları önlemek için haklı olarak yeni güvenlik düzenlemeleri uyguladı.)

10. The restaurant justifiably charged extra for the added toppings on the pizza. (Restoran, pizzadaki ekstra malzemeler için haklı olarak ek ücret talep etti.)

11. The parents justifiably punished their child for disobeying the rules. (Ebeveynler, kurallara uymadığı için çocuklarını haklı olarak cezalandırdılar.)

12. The company justifiably terminated the contract with the unreliable supplier. (Şirket, güvenilmez tedarikçiyle sözleşmeyi haklı olarak sonlandırdı.)

13. The professor justifiably gave

a failing grade to the student who plagiarized their essay. (Profesör, ödevini kopyalayan öğrenciye haklı olarak başarısızlık notu verdi.)

14. The police officer justifiably arrested the suspect for breaking into the store. (Polis memuru, dükkana girdiği için şüpheliyi haklı olarak tutukladı.)

15. The coach justifiably benched the player for missing too many practices. (Antrenör, çok sayıda antrenmanı kaçırdığı için oyuncuyu haklı olarak yedek kulübesine çıkardı.)

16. The homeowner justifiably filed a complaint with the city about the noisy construction next door. (Ev sahibi, yan tarafta gürültülü inşaat olduğu için haklı olarak şehre şikayette bulundu.)

17. The boss justifiably reprimanded the employee for being rude to a customer. (Patron, müşteriye kaba davrandığı için çalışana haklı olarak uyarmada bulundu.)

18. The school justifiably expelled the student for bringing a weapon to campus. (Okul, okula silah getirdiği için öğrenciyi haklı olarak okuldan attı.)

19. The judge justifiably ruled in favor of the plaintiff in the lawsuit. (Yargıç, davadaki davacının lehine haklı olarak karar verdi.)

20. The business owner justifiably fired the employee for embezzlement. (İşletme sahibi, zimmete para geçirdiği için çalışanı haklı olarak işten çıkardı.)