Jugular İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jugular İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jugular İle İlgili Cümleler

Jugular, kelime anlamı olarak boyun damarları anlamına gelir. İşte jugular kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle:

1. His jugular vein was throbbing. (Boyun damarı nabzı atıyordu.)
2. She was hit in the jugular and bled out. (Boyun damarına isabet etti ve kan kaybı yaşadı.)
3. He had his hands around her jugular. (Elleri boynunda idi.)
4. The doctor checked his jugular for any signs of abnormality. (Doktor, anormal bir durum olup olmadığını kontrol etmek için onun boyun damarlarını kontrol etti.)
5. The wrestler applied pressure to his opponent’s jugular to make him submit. (Güreşçi rakibinin boyun damarına baskı uygulayarak onu pes ettirdi.)
6. The surgeon made a small incision in the patient’s jugular to insert a catheter. (Cerrah, kateter takmak için hastanın boyun damarına küçük bir kesik yaptı.)
7. She had a bruise on her jugular after the car accident. (Araba kazasından sonra boynunda morluk oluştu.)
8. The vampire sunk his teeth into the victim’s jugular and drank her blood. (Vampir, kurbanın boyun damarına dişlerini batırıp kanını içti.)
9. He felt a sharp pain in his jugular when he turned his head too quickly. (Başını çok hızlı çevirdiğinde boyun damarında keskin bir ağrı hissetti.)
10. The nurse applied a cold compress to the patient’s jugular to reduce swelling. (Hemşire, şişliği azaltmak için hastanın boyun damarına soğuk kompres uyguladı.)
11. The boxer landed a powerful punch to his opponent’s jugular, knocking him out. (Bokser, rakibinin boyun damarına güçlü bir yumruk attı ve onu nakavt etti.)
12. The doctor listened to the patient’s jugular for any abnormal sounds with a stethoscope. (Doktor, stetoskopla hastanın boyun damarını dinleyerek anormal sesler olup olmadığını kontrol etti.)
13. She wore a necklace that accentuated her jugular line. (Boyun damarı çizgisini vurgulayan bir kolye takmıştı.)
14. The football player suffered a blow to his jugular during the game. (Futbolcu, maç sırasında boyun damarına darbe aldı.)
15. The singer had a tattoo of a snake wrapped around her jugular. (Şarkıcı, boyun damarı etrafına dolanmış bir yılan dövmesi vardı

16. The nurse instructed the patient to avoid any pressure on his jugular while recovering. (Hemşire, iyileşme sürecinde hastanın boyun damarına herhangi bir baskı yapmamasını söyledi.)
17. The jogger had a close encounter with a snake that slithered across his jugular. (Koşucu, boyun damarının üzerinden geçen bir yılanla yakın temas halindeydi.)
18. The doctor used a doppler ultrasound to examine the blood flow in the patient’s jugular. (Doktor, hastanın boyun damarındaki kan akışını incelemek için bir Doppler ultrason kullanıyordu.)
19. The boxer had a cut on his jugular that required stitches. (Bokserin, dikiş gerektiren bir kesik vardı.)
20. The athlete wore a special collar to protect her jugular during training. (Sporcu, antrenman sırasında boyun damarını korumak için özel bir yaka takıyordu.)