Jettison İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jettison İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jettison Nedir?

Jettison, bir yükü veya ekipmanı hızlı bir şekilde atmak veya fırlatmak anlamına gelir. Bu terim özellikle gemi veya uçaklarda kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The ship had to jettison some cargo to prevent it from sinking. (Gemi, batmaması için bazı yükleri jettison etmek zorunda kaldı.)
  2. The pilot decided to jettison the fuel tanks to lighten the aircraft. (Pilot, uçağı hafifletmek için yakıt tanklarını jettison etmeye karar verdi.)
  3. They had to jettison the extra provisions to make room for the injured passengers. (Yaralı yolcular için yer açmak için ekstra malzemeleri jettison etmek zorunda kaldılar.)
  4. The astronaut had to jettison the malfunctioning equipment to prevent it from causing further damage. (Astronot, daha fazla zarar vermemek için çalışmayan ekipmanı jettison etmek zorunda kaldı.)
  5. The captain ordered the crew to jettison the lifeboats and evacuate the sinking ship. (Kaptan, mürettebatın cankurtaranları jettison etmesini ve batan gemiyi tahliye etmesini emretti.)
  6. They had to jettison some of the passengers’ luggage to make the plane lighter. (Uçağı hafifletmek için bazı yolcuların bagajlarını jettison etmek zorunda kaldılar.)
  7. The spacecraft had to jettison some of its thrusters to conserve fuel. (Uzay aracı, yakıt tasarrufu yapmak için bazı iticilerini jettison etmek zorunda kaldı.)
  8. The helicopter pilot had to jettison some equipment to gain altitude in the high mountains. (Helikopter pilotu, yüksek dağlarda yükseklik kazanmak için bazı ekipmanları jettison etmek zorunda kaldı.)
  9. The navy vessel jettisoned its missiles to avoid a catastrophic explosion. (Deniz kuvvetleri gemisi, felaket bir patlamayı önlemek için füzelerini jettison etti.)
  10. The crew had to jettison the damaged life rafts to make room for the survivors. (Kurtulanlar için yer açmak için hasarlı cankurtaran botlarını jettison etmek zorunda kaldılar.)
  11. The fighter pilot jettisoned his external fuel tanks to increase maneuverability. (Savaş pilotu, manevra kabiliyetini artırmak için harici yakıt tanklarını jettison etti.)
  12. The submarine had to jettison its extra batteries to reduce weight and surface quickly. (Denizaltı, ağırlığı azaltmak ve hızla su üstüne çıkmak için ekstra pillerini jettison etmek zorunda kaldı.)
  13. The captain decided to jettison the damaged propeller to prevent it from causing further damage to the engine. (Kaptan, motorun daha fazla hasar görmesini önlemek için hasarlı pervaneyi jettison etmeye karar verdi.)
  1. The plane had to jettison some of its cargo to be able to safely take off from the short runway. (Uçak, kısa pistten güvenli bir şekilde kalkabilmek için bazı yükleri jettison etmek zorunda kaldı.)

  2. The helicopter crew had to jettison the rescue basket to save the trapped hiker. (Helikopter ekibi, sıkışmış dağcıyı kurtarmak için kurtarma sepetini jettison etmek zorunda kaldı.)

  3. The spacecraft jettisoned its boosters to enter orbit. (Uzay aracı, yörüngeye girebilmek için itici güçlerini jettison etti.)

  4. The ship had to jettison some of its ballast to be able to navigate through shallow waters. (Gemi, sığ sularda manevra yapabilmek için ballastının bir kısmını jettison etmek zorunda kaldı.)

  5. The airplane had to jettison some of its passengers’ carry-on luggage to fit all the checked bags in the cargo hold. (Uçak, tüm bagajları kargo bölmesine sığdırmak için bazı yolcuların el bagajlarını jettison etmek zorunda kaldı.)

  6. The military vehicle jettisoned its spare tires to create a smoke screen and hide from the enemy. (Askeri araç, duman perdesi oluşturmak ve düşmanlardan saklanmak için yedek lastiklerini jettison etti.)

  7. The pilot had to jettison the canopy to eject safely from the malfunctioning aircraft. (Pilot, arızalı uçaktan güvenli bir şekilde çıkmak için kokpiti jettison etmek zorunda kaldı.)

  8. Gemi, batmaması için bazı yükleri jettison etmek zorunda kaldı.

  9. Pilot, uçağı hafifletmek için yakıt tanklarını jettison etmeye karar verdi.

  10. Yaralı yolcular için yer açmak için ekstra malzemeleri jettison etmek zorunda kaldılar.

  11. Astronot, daha fazla zarar vermemek için çalışmayan ekipmanı jettison etmek zorunda kaldı.

  12. Kaptan, mürettebatın cankurtaranları jettison etmesini ve batan gemiyi tahliye etmesini emretti.

  13. Uçağı hafifletmek için bazı yolcuların bagajlarını jettison etmek zorunda kaldılar.

  14. Uzay aracı, yakıt tasarrufu yapmak için bazı iticilerini jettison etmek zorunda kaldı.

  15. Helikopter pilotu, yüksek dağlarda yükseklik kazanmak için bazı ekipmanları jettison etmek zorunda kaldı.

  16. Deniz kuvvetleri gemisi, felaket bir patlamayı önlemek için füzelerini jettison etti.

  17. Kurtulanlar için yer açmak için hasarlı cankurtaran botlarını jettison etmek zorunda kaldılar.

  18. S

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.