Jauntily İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jauntily İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jauntily Nedir?

Jauntily kelimesi, özgüvenle ve neşeyle yapılan bir hareketi veya giyimi ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. She walked jauntily down the street in her new dress. (İngilizce:) Yeni elbisesiyle sokakta özgüvenle yürüdü.
2. He jauntily twirled his mustache as he told his joke. (İngilizce:) Fıkrasını anlatırken bıyığını özgüvenle çevirdi.
3. The band played jauntily as the parade went by. (İngilizce:) Geçit töreni geçerken müzik grubu neşeyle çaldı.
4. She spoke jauntily about her upcoming trip to Europe. (İngilizce:) Avrupa seyahati hakkında özgüvenle konuştu.
5. He jauntily carried his surfboard to the beach. (İngilizce:) Sörf tahtasını özgüvenle plaja taşıdı.
6. The horse pranced jauntily around the field. (İngilizce:) At çayırlıkta özgüvenle zıpladı.
7. She tilted her hat jauntily to one side. (İngilizce:) Şapkasını bir tarafa özgüvenle eğdi.
8. He whistled jauntily as he walked down the street. (İngilizce:) Sokakta özgüvenle yürürken ıslık çaldı.
9. She greeted him jauntily with a big smile. (İngilizce:) Geniş bir gülümsemeyle özgüvenle onu karşıladı.
10. The chef added the final touch to the dish jauntily. (İngilizce:) Şef yemeğin son dokunuşunu özgüvenle yaptı.
11. The models walked jauntily down the runway. (İngilizce:) Modeller pistte özgüvenle yürüdü.
12. He drove jauntily down the winding road. (İngilizce:) Virajlı yolda özgüvenle araba kullandı.
13. She sat down jauntily, crossing her legs. (İngil

4; İngilizce:) Bacaklarını kıvırarak özgüvenle oturdu.
14. He lifted his glass jauntily and proposed a toast. (İngilizce:) Bardağı özgüvenle kaldırdı ve kadeh kaldırdı.

15. The children skipped jauntily along the sidewalk. (İngilizce:) Çocuklar kaldırımın kenarında neşeyle zıpladılar.
16. She hummed jauntily as she worked. (İngilizce:) Çalışırken özgüvenle mırıldandı.
17. The dog wagged its tail jauntily as it played with the ball. (İngilizce:) Topla oynarken köpek kuyruğunu özgüvenle salladı.
18. He strutted jauntily across the stage. (İngilizce:) Sahneye özgüvenle yürüdü.
19. She laughed jauntily at his silly joke. (İngilizce:) Aptalca bir fıkrasına özgüvenle güldü.
20. The sun shone jauntily through the window, casting bright light into the room. (İngilizce:) Güneş özgüvenle pencereden parladı ve odaya parlak ışık yansıttı.