Jab İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jab İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jab

Jab, Türkçe karşılığıyla “dürtü” anlamına gelir. Genellikle boks maçlarında kullanılan bir terimdir. Düşmanın savunmasını aşmak ve onu etkisiz hale getirmek için yapılan bir saldırı hareketidir.

Örnek cümleler:

  1. He jabbed his opponent in the stomach. (Rakibinin karın bölgesine dürttü.)
  2. She jabbed the needle into her finger. (Parmaklarına iğneyi sapladı.)
  3. The doctor jabbed the patient’s arm with a vaccine. (Doktor aşıyı hastanın koluna dürttü.)
  4. I jabbed him in the ribs to get his attention. (Onun dikkatini çekmek için kaburgalarına dürttüm.)
  5. The boxer threw a quick jab at his opponent. (Boksör, rakibine hızlı bir dürtme attı.)
  6. He jabbed his finger at the map to show me where we were. (Nerede olduğumuzu göstermek için haritaya parmağıyla dürttü.)
  7. The nurse jabbed the needle into my arm and I didn’t feel a thing. (Hemşire iğneyi koluma dürttü ve hiçbir şey hissetmedim.)
  8. I tried to jab the ball with my foot, but I missed. (Topa ayağımla dürtmeye çalıştım ama kaçırdım.)
  9. The mosquito jabbed me on the arm and left a red mark. (Sivrisinek beni kolumda dürttü ve kırmızı bir iz bıraktı.)
  10. He jabbed his fork into the steak and took a bite. (Bıçağını bifteğe dürttü ve bir lokma aldı.)
  11. The dog jabbed its nose into my hand to smell me. (Köpek beni koklamak için burnunu elime dürttü.)
  12. She jabbed her elbow into his side to get him to move over. (Onu yerinden kaldırmak için yanına dirseğini dürttü.)
  13. The coach told the player to use more jabs to set up his punches. (Antrenör, oyuncuya yumruklarını hazırlamak için daha çok dürtme kullanmasını söyledi.)
  14. I felt a sharp

pain in my shoulder when the doctor jabbed it with a needle. (Doktor omzuma iğneyle dürttüğünde keskin bir ağrı hissettim.)
15. The cat jabbed its claws into the curtains and climbed up. (Kedi, pençelerini perdelere dürttü ve tırmandı.)

  1. He jabbed his finger in the air to emphasize his point. (Noktasını vurgulamak için havada parmağını dürttü.)
  2. The hiker jabbed his walking stick into the ground to steady himself. (Yürüyüşçü, kendini dengelemek için yürüteçini yere dürttü.)
  3. She jabbed her pencil on the paper to make a point. (Noktasını belirtmek için kalemini kağıda dürttü.)
  4. The child jabbed his finger into the cake and licked the frosting. (Çocuk parmağını pastaya dürttü ve kremasını yaladı.)
  5. The boxer used a combination of jabs and hooks to win the match. (Boksör, dürtme ve kanca kombinasyonu kullanarak maçı kazandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.