İsland İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Island (Ada)
Island, genellikle denizlerde veya nehirlerde tek başına bulunan bir kara parçasıdır. İngilizcede “island” kelimesi olarak kullanılır.
Örnek cümleler:
- I visited a beautiful island in the Caribbean last year. (Geçen yıl Karayipler’de güzel bir adayı ziyaret ettim.)
- Iceland is known for its stunning natural beauty. (İzlanda, muhteşem doğal güzelliği ile bilinir.)
- The island was completely deserted. (Ada tamamen terkedilmişti.)
- We went on a boat tour around the island. (Ada çevresinde tekne turuna çıktık.)
- The island is only accessible by boat. (Ada sadece tekne ile erişilebilir.)
- The island is home to many rare bird species. (Ada, birçok nadir kuş türüne ev sahipliği yapar.)
- I would love to retire on a tropical island. (Tropikal bir adada emekli olmak isterim.)
- The island is surrounded by crystal-clear waters. (Ada, berrak sularla çevrilidir.)
- We spent a week on a deserted island in the Pacific. (Pasifik’teki terkedilmiş bir adada bir hafta geçirdik.)
- The island is famous for its white sandy beaches. (Ada, beyaz kumlu plajları ile ünlüdür.)
- The island was hit by a massive hurricane last year. (Ada geçen yıl büyük bir kasırga tarafından vuruldu.)
- The island is a popular destination for scuba diving. (Dalış yapmak için popüler bir ada.)
- I saw a pod of dolphins swimming near the island. (Adanın yakınında yüzen bir yunus sürüsü gördüm.)
- The island has a rich history dating back thousands of years. (Ada, binlerce yıl öncesine kadar uzanan zengin bir tarihe sahiptir.)
- The island is a haven for wildlife. (Ada, vahşi yaşam için bir sığınaktır.)
- We took a ferry to the island from the mainland. (Ana karadan adaya feribotla gittik.)
- The island is so small that you can walk around it in a day. (Ada o kadar küçük ki, bir günde etrafını yürüyebilirsiniz.)
- The island is covered in dense jungle. (Ada, yoğun ormanlarla kaplıdır.)
- The island is home to a population of only a few hundred people. (Ada, sadece birkaç yüz kişilik bir nüfusa ev sahipliği yapar.)
- I would love to own a private island one day. (Bir gün özel bir adanın sahibi olmak isterim.)
Additional Examples:
- The island was once used as a penal colony. (Ada bir zamanlar ceza kolonisi olarak kullanılmıştı.)
- The island is a popular spot for fishing enthusiasts. (Ada, balık tutkunları için popüler bir noktadır.)
- We hiked to the top of the island’s highest peak. (Ada’nın en yüksek zirvesine tırmandık.)
- The island’s economy relies heavily on tourism. (Ada’nın ekonomisi turizme ağır bir şekilde bağımlıdır.)
- The island is surrounded by a coral reef. (Ada, bir mercan resifiyle çevrilidir.)
- We explored the island’s caves and grottoes. (Ada’nın mağaralarını ve koylarını keşfettik.)
- The island has a small airport with limited flights. (Ada, sınırlı uçuşlarla küçük bir havaalanına sahiptir.)
- The island’s cuisine is influenced by its Asian and European heritage. (Ada’nın mutfağı, Asya ve Avrupa mirasından etkilenir.)
- The island is located in the middle of the Pacific Ocean. (Ada, Pasifik Okyanusu’nun ortasında yer alır.)
- The island has a unique ecosystem with many endemic species. (Ada, birçok endemik türle benzersiz bir ekosisteme sahiptir.)
Hemen Yorum Yaz