İrreverent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İrreverent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İrreverent Nedir?

İrreverent, saygısızlık, saygısızlık veya dini inançlara saygısızlık anlamına gelen bir sıfattır.

Örnek Cümleler:

1. His irreverent attitude towards the teacher got him suspended from school. (Öğretmene karşı gösterdiği saygısız tavır, onun okuldan uzaklaştırılmasına neden oldu.)
2. The comedian’s irreverent jokes offended some members of the audience. (Komedyenin saygısız şakaları, seyircinin bazı üyelerini rahatsız etti.)
3. She was fired for her irreverent behavior towards her boss. (Patronuna karşı gösterdiği saygısız davranışları nedeniyle işten çıkarıldı.)
4. The irreverent comments made during the meeting did not go over well with the boss. (Toplantı sırasında yapılan saygısız yorumlar, patronun hoşuna gitmedi.)
5. His irreverent attitude towards authority often got him into trouble. (Otoriteye karşı gösterdiği saygısız tavır, onu sık sık sorunlara sokardı.)
6. The book’s irreverent tone towards religion offended some readers. (Kitabın dinlere karşı saygısız tavrı, bazı okuyucuları rahatsız etti.)
7. The irreverent behavior of the party guests caused damage to the host’s home. (Parti misafirlerinin saygısız davranışları, ev sahibinin evine zarar verdi.)
8. The comedian’s irreverent humor was a hit with the younger audience. (Komedyenin saygısız mizahı, genç seyirciler tarafından sevildi.)
9. The irreverent display of artwork in the gallery shocked some visitors. (Galerideki sanat eserlerinin saygısız sergilenişi, bazı ziyaretçileri şok etti.)
10. The irreverent comments made by the politician caused controversy in the media. (Politikacının yaptığı saygısız yorumlar, medyada tartışmalara neden oldu.)
11. The irreverent behavior of the child in the restaurant annoyed the other patrons. (Restoranda çocuğun saygısız davranışları, diğer müşterileri rahatsız etti.)
12. The irreverent attitude of the employee towards the company’s policies got him fired. (Çalışanın şirket politikalarına karşı gösterdiği saygısız tavır, onun işten çıkarılmasına neden oldu.)
13. The irreverent language used by the comedian was not suitable for all audiences. (Komedyenin kullandığı saygısız dil, tüm seyirciler için uygun değildi.)
14. The irreverent comments made by the professor were not well received by the students. (Profesörün yaptığı saygısız yorumlar, öğrenciler tarafından iyi karşılanmadı.)
15. The irreverent behavior of the athlete towards the referees resulted in a penalty. (Sporcuun hak

emlilere karşı gösterdiği saygısız davranış, cezaya neden oldu.)
16. The irreverent tone of the article towards politics sparked a debate. (Makalenin siyasete karşı saygısız tavrı, bir tartışmaya yol açtı.)

17. The irreverent attitude of the teenager towards her parents caused tension in the household. (Genç kızın ebeveynlerine karşı gösterdiği saygısız tavır, evde gerilime neden oldu.)
18. The irreverent jokes made by the comedian were inappropriate for a corporate event. (Komedyenin yaptığı saygısız şakalar, kurumsal bir etkinlik için uygun değildi.)
19. The irreverent comments made by the celebrity on social media caused backlash from fans. (Ünlünün sosyal medyada yaptığı saygısız yorumlar, hayranlarından tepki aldı.)
20. The irreverent behavior of the guest towards the bride at the wedding was unacceptable. (Düğünde konuğun gelinine karşı gösterdiği saygısız davranış, kabul edilemezdi.)