İrretrievably İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İrretrievably İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İrretrievably

İrretrievably, Türkçe’de geri alınamaz, düzeltilemez anlamına gelir. Bu kelime, bir şeyin kalıcı olarak kaybedilmesini veya değiştirilemeyecek bir şekilde bozulmasını ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The data was irretrievably lost after the hard drive crashed. (Sabit disk çöktükten sonra veriler geri alınamaz bir şekilde kaybedildi.)
  2. The mistake he made irretrievably damaged his reputation. (Yaptığı hata, itibarını geri alınamayacak şekilde zedeledi.)
  3. The fire irretrievably destroyed the historical building. (Yangın tarihi binayı geri alınamayacak şekilde yok etti.)
  4. He realized that he had irretrievably lost the love of his life. (Hayatının aşkını geri alamayacak şekilde kaybettiğini fark etti.)
  5. The divorce irretrievably broke their marriage. (Boşanma, evliliklerini geri alınamayacak şekilde bozdu.)
  6. The misunderstanding irretrievably damaged their friendship. (Anlaşmazlık, arkadaşlıklarını geri alınamayacak şekilde zarar verdi.)
  7. The company’s reputation was irretrievably damaged after the scandal. (Skandal sonrası şirketin itibarı geri alınamayacak şekilde zarar gördü.)
  8. The storm irretrievably damaged the crops. (Fırtına, ürünlere geri alınamayacak şekilde zarar verdi.)
  9. The accident irretrievably altered his life. (Kaza, hayatını geri alınamayacak şekilde değiştirdi.)
  10. The mistake irretrievably cost him his job. (Hata, işini geri alınamayacak şekilde kaybettirdi.)
  11. The death of his child irretrievably shattered his heart. (Çocuğunun ölümü, kalbini geri alınamayacak şekilde paramparça etti.)
  12. The disease irretrievably damaged his lungs. (Hastalık, akciğerlerine geri alınamayacak şekilde zarar verdi.)
  13. The war irretrievably changed the country. (Savaş, ülkeyi geri alınamayacak şekilde değiştirdi.)
  14. The mistake irretrievably ruined their chances of success. (Hata, başarı şanslarını geri alınamayacak şekilde bozdu.)
  15. The flood irretrievably damaged the infrastructure. (Sel, altyapıya geri alınamayacak şekilde zarar verdi.)
  16. The scandal irretrievably damaged his political career. (Skandal, siyasi kariyerini geri alınamayacak şekilde zarar verdi.)
  17. The betrayal irretrievably damaged their relationship. (İhanet, ilişkilerini geri alınamayacak şekilde bozdu.)
  18. The accident irretrievably paralyzed him from the waist down. (Kaza, belinden aşağısını geri alınamayacak şekilde felç etti.)
  19. The mistake irretrie

…vably led to the company’s bankruptcy. (Hata, şirketin iflasına geri alınamayacak şekilde yol açtı.)
20. The theft irretrievably damaged the trust between them. (Hırsızlık, aralarındaki güveni geri alınamayacak şekilde zedeledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.