İnviolate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnviolate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnviolate Nedir?

İnviolate, dokunulmamış, bozulmamış veya zarar görmemiş anlamlarına gelen bir İngilizce kelime.

Örnek Cümleler:

  1. Inviolate forests are important for preserving biodiversity. (Dokunulmamış ormanlar biyoçeşitliliği korumak için önemlidir.)

  2. She considered her personal space to be inviolate. (Kişisel alanının dokunulmaz olmasını düşündü.)

  3. The museum houses a collection of inviolate artifacts. (Müze, dokunulmamış sanat eserlerinin bir koleksiyonunu barındırıyor.)

  4. The treaty declared the country’s borders to be inviolate. (Antlaşma, ülkenin sınırlarının dokunulmaz olduğunu ilan etti.)

  5. The defendant’s inviolate rights were protected by the court. (Sanığın dokunulmaz hakları mahkeme tarafından korundu.)

  6. The monastery has remained inviolate for centuries. (Manastır yüzyıllardır dokunulmamış kalmıştır.)

  7. The privacy of the patient’s medical records is considered inviolate. (Hasta kayıtlarının gizliliği dokunulmaz kabul edilir.)

  8. The ancient ruins have been left inviolate for generations. (Antik kalıntılar nesiller boyunca dokunulmamış bırakılmıştır.)

  9. The scientist’s research was deemed inviolate by his peers. (Bilim adamının araştırması, meslektaşları tarafından dokunulmaz kabul edildi.)

  10. The church’s stained glass windows have remained inviolate for centuries. (Kilisenin vitray pencereleri yüzyıllardır dokunulmamış kalmıştır.)

  11. He considered his principles to be inviolate. (İlkelerinin dokunulmaz olduğunu düşündü.)

  12. The legal system is designed to protect the inviolate rights of citizens. (Hukuk sistemi, vatandaşların dokunulmaz haklarını korumak için tasarlanmıştır.)

  13. The tribe’s traditions have remained inviolate for generations. (Kabilenin gelenekleri

    yüzyıllardır dokunulmamış kalmıştır.)

  14. The ancient temple has been kept inviolate by the government for preservation. (Antik tapınak koruma amaçlı hükümet tarafından dokunulmamış tutulmuştur.)

  15. The author’s intentions for the book were considered inviolate by the editor. (Yazarın kitap için niyetleri, editör tarafından dokunulmaz kabul edildi.)

  16. The artist’s vision for the exhibit was kept inviolate. (Sanatçının sergi için vizyonu dokunulmaz olarak korundu.)

  17. The government promised to keep the citizens’ civil liberties inviolate. (Hükümet, vatandaşların sivil özgürlüklerinin dokunulmaz olarak kalacağına söz verdi.)

  18. The archaeologists worked carefully to keep the site inviolate during their excavation. (Arkeologlar kazı sırasında alanın dokunulmamış kalmasını sağlamak için dikkatle çalıştılar.)

  19. The rights of the accused must be considered inviolate until proven guilty. (Sanıkların hakları, suçlu oldukları kanıtlanana kadar dokunulmaz kabul edilmelidir.)

  20. The natural beauty of the park should be kept inviolate for future generations. (Parkın doğal güzelliği gelecek nesiller için dokunulmamış tutulmalıdır.)

  21. The cultural heritage of the country should be preserved inviolate. (Ülkenin kültürel mirası dokunulmamış şekilde korunmalıdır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.