İnveterate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İnveterate
İnveterate, “uzun süredir süregelen” veya “alışkanlık haline gelmiş” anlamına gelen bir sıfattır.
Örnek cümleler:
-
He is an inveterate smoker, he can’t go without a cigarette for more than an hour.
(Terlemiş bir sigara bağımlısıdır, bir saatten fazla sigara içmeden duramaz.) -
Sarah is an inveterate traveler, she has visited more than 50 countries.
(Sarah, alışkanlık haline gelmiş bir gezgin, 50’den fazla ülkeyi ziyaret etti.) -
The inveterate gambler couldn’t resist the temptation of the slot machines.
(Uzun süredir süregelen kumarbaz, slot makinelerinin cazibesine karşı koyamadı.) -
John is an inveterate liar, he never tells the truth.
(John, alışkanlık haline gelmiş bir yalancıdır, asla gerçeği söylemez.) -
Despite his inveterate laziness, he managed to finish the project on time.
(Alışkanlık haline gelmiş tembelliğine rağmen, projeyi zamanında bitirmeyi başardı.) -
The inveterate bachelor finally settled down and got married.
(Uzun süredir süregelen bekar sonunda yerleşti ve evlendi.) -
Jane is an inveterate optimist, she always sees the bright side of things.
(Jane, alışkanlık haline gelmiş bir iyimserdir, her zaman şeylerin iyi tarafını görür.) -
The company has an inveterate policy of promoting from within.
(Şirketin içeriden terfi etme konusunda uzun süredir süregelen bir politikası var.) -
He’s an inveterate workaholic, he never takes a day off.
(O, alışkanlık haline gelmiş bir işkolik, hiçbir zaman bir gün izin almaz.) -
The inveterate complainer always finds something to grumble about.
(Uzun süredir süregelen şikayetçi her zaman dert yanacak bir şey bulur.) -
The inveterate shopper can’t resist a good sale.
(Uzun süredir süregelen bir alışveriş tutkunu, iyi bir indirimi kaçıramaz.) -
Despite her inveterate shyness, she managed to give a great speech.
(Alışkanlık haline gelmiş utangaçlığına rağmen, harika bir konuşma yapmayı başardı.) -
The inveterate procrastinator always puts things off until the last minute.
(Uzun süredir süregelen erteleme alışkanlığı olan kişi, her zaman son dakikaya kadar işleri ertelemektedir.) -
The inveterate collector has amassed a huge collection of stamps.
(Uzun süredir süregelen bir koleksiyoncu, büyük bir pul koleksiyonu biriktirdi.) -
He’s an inveterate snorer, he keeps everyone in the house awake at night.
(O, al
ışkanlık haline gelmiş bir horlayıcı, herkesi gece uyanık tutuyor.)
-
The inveterate risk-taker is always looking for the next thrill.
(Uzun süredir süregelen risk alan kişi, her zaman bir sonraki heyecanı arıyor.) -
Despite her inveterate fear of heights, she went skydiving.
(Alışkanlık haline gelmiş yükseklik korkusuna rağmen, gökyüzü dalışına gitti.) -
The inveterate night owl can’t seem to adjust to a normal sleep schedule.
(Uzun süredir süregelen gece kuşu, normal bir uyku düzenine uyum sağlayamıyor gibi görünüyor.) -
He’s an inveterate pessimist, he always expects the worst.
(O, alışkanlık haline gelmiş bir kötümser, her zaman en kötüsünü bekler.) -
The inveterate joker can always be counted on to make everyone laugh.
(Uzun süredir süregelen şakacı, her zaman herkesi güldürmek için sayılır.)
Hemen Yorum Yaz