İnvective-İnvectiveness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnvective-İnvectiveness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnvective-İnvectiveness Nedir?

İnvective, kınama, kötüleme ve aşağılama gibi ifadeler içeren sert ve saldırgan bir dil kullanarak yapılan sözlü saldırı anlamına gelir. İnvectiveness ise bu sert ve saldırgan dilin kullanımı olarak tanımlanabilir.

Örnek Cümleler:

  1. She unleashed a barrage of invective against her opponent. (Rakibi hakkında yoğun bir şekilde aşağılama ifadeleri kullandı.)
  2. His invectives were so harsh that even his own supporters were shocked. (Onun söylediği aşağılama sözleri, hatta kendi destekçilerini bile şok etti.)
  3. The politician’s invectives were deemed inappropriate by many. (Politikacının kullandığı aşağılama sözleri birçok kişi tarafından uygun görülmedi.)
  4. His invectiveness towards his colleagues made him very unpopular. (Meslektaşlarına karşı gösterdiği aşağılayıcı dil onu çok sevilmeyen biri yaptı.)
  5. The invective she hurled at her boss cost her the job. (Patronuna yönelik söylediği aşağılama ifadeleri işini kaybetmesine sebep oldu.)
  6. His invective was so vicious that it left a lasting impact on his victim. (Onun aşağılama ifadeleri o kadar acımasızdı ki kurbanı üzerinde kalıcı bir etki bıraktı.)
  7. The invective used by the bully was unacceptable in any context. (Zorba tarafından kullanılan aşağılama sözleri herhangi bir bağlamda kabul edilemezdi.)
  8. Her invectiveness towards her husband caused irreparable damage to their relationship. (Kocasına karşı gösterdiği aşağılama sözleri ilişkilerine onarılamaz zararlar verdi.)
  9. The invective-laden rant lasted for over an hour. (Aşağılama sözcükleri ile dolu öfke patlaması bir saatten fazla sürdü.)
  10. His invective-filled tirade made it clear that he had no intention of compromising. (Aşağılama dolu saldırısı, uzlaşmak istemediğini açıkça ortaya koydu.)
  11. The invectives directed at the referee were uncalled for. (Hakeme yönelik yapılan aşağılama sözleri gereksizdi.)
  12. The invectiveness in his tone was hard to miss. (Tonundaki aşağılama ifadeleri fark edilmeyecek gibi değildi.)
  13. The politician’s invectives were seen as a desperate attempt to win the election. (Politikacının kullandığı aşağılama sözleri seçimi kazanmak için umutsuz bir çaba olarak görüldü.)
  14. Her invectiveness was a reflection of her own insecurities. (Aşağılama sözleri, kendi güvensizliklerinin bir yansımasıydı.)
  15. The invective-laced conversation quickly turned into a heated argument. (A

şağılama sözcükleriyle dolu konuşma hızla hararetli bir tartışmaya dönüştü.)
16. His invective was directed not just at his opponent, but at anyone who dared to disagree with him. (Onun aşağılama sözleri sadece rakibine değil, ona katılmayan herkese yönelikti.)

  1. The invectiveness of his speech overshadowed any valid points he may have had. (Konuşmasındaki aşağılama ifadeleri, belki de geçerli noktalarını gölgede bıraktı.)
  2. The invectives he hurled at the protesters only served to escalate the situation. (Protestoculara yönelik söylediği aşağılama ifadeleri, durumu daha da kötüleştirdi.)
  3. Her invective-laced rant was met with silence from the rest of the group. (Aşağılama sözcükleriyle dolu öfke patlamasına, grup diğerleri sessiz kalarak karşılık verdi.)
  4. The invective he used was so offensive that he was immediately asked to leave. (Kullandığı aşağılama sözcükleri o kadar rahatsız ediciydi ki hemen oradan ayrılması istendi.)

Türkçe Karşılıkları:

  1. Aşağılama sözleri kullandı.
  2. Söylediği aşağılama sözleri o kadar şiddetliydi ki kendi destekçileri bile şok oldu.
  3. Politikacının kullandığı aşağılama sözleri birçok kişi tarafından uygun görülmedi.
  4. Meslektaşlarına karşı gösterdiği aşağılayıcı dil onu çok sevilmeyen biri yaptı.
  5. Patronuna yönelik söylediği aşağılama ifadeleri işini kaybetmesine sebep oldu.
  6. Söylediği aşağılama ifadeleri kurbanı üzerinde kalıcı bir etki bıraktı.
  7. Zorba tarafından kullanılan aşağılama sözleri herhangi bir bağlamda kabul edilemezdi.
  8. Kocasına karşı gösterdiği aşağılama sözleri ilişkilerine onarılamaz zararlar verdi.
  9. Aşağılama sözcükleriyle dolu öfke patlaması bir saatten fazla sürdü.
  10. Aşağılama dolu saldırısı, uzlaşmak istemediğini açıkça ortaya koydu.
  11. Hakeme yönelik yapılan aşağılama sözleri gereksizdi.
  12. Tonundaki aşağılama ifadeleri fark edilmeyecek gibi değildi.
  13. Politikacının kullandığı aşağılama sözleri seçimi kazanmak için umutsuz bir çaba olarak görüldü.
  14. Aşağılama sözleri, kendi güvensizliklerinin bir yansımasıydı.
  15. Aşağılama sözcükleriyle dolu konuşma hızla hararetli bir tart

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.