İntrusive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İntrusive Kelimesinin Anlamı
İntrusive, “izinsiz veya rahatsız edici bir şekilde içeri giren veya dahil olan” anlamına gelir.
Örnek Cümleler:
-
The intrusive salesman wouldn’t take no for an answer.
Türkçe karşılığı: İzin almadan içeri giren satıcı, hayır cevabını kabul etmedi.
-
The neighbors complained about the intrusive noise from the construction site.
Türkçe karşılığı: Komşular, inşaat alanından gelen rahatsız edici gürültüden şikayet ettiler.
-
The paparazzi were being very intrusive, trying to take pictures of the celebrity’s private life.
Türkçe karşılığı: Paparazziler, ünlünün özel hayatının fotoğraflarını çekmeye çalışarak çok rahatsız edici davrandılar.
-
The teacher asked the students not to be intrusive and respect each other’s personal space.
Türkçe karşılığı: Öğretmen öğrencilere rahatsız edici davranmamalarını ve birbirlerinin kişisel alanına saygı göstermelerini istedi.
-
The intrusive smell of the chemicals made me feel nauseous.
Türkçe karşılığı: Kimyasalların rahatsız edici kokusu beni mide bulantısı hissettirdi.
-
The new security measures at the airport were seen as intrusive by some passengers.
Türkçe karşılığı: Havaalanındaki yeni güvenlik önlemleri, bazı yolcular tarafından rahatsız edici olarak görüldü.
-
The landlord was being intrusive, constantly checking on the tenant’s every move.
Türkçe karşılığı: Ev sahibi, kiracının her hareketini sürekli kontrol ederek rahatsız edici davrandı.
-
The reporter’s intrusive questions made the interviewee uncomfortable.
Türkçe karşılığı: Muhabirin rahatsız edici soruları, röportaj yapan kişiyi rahatsız etti.
-
The therapist warned against being too intrusive in the client’s personal life.
Türkçe karşılığı: Terapist, müşterinin özel hayatına fazla müdahale etmekten kaçınmak konusunda uyardı.
-
The invasive species were causing damage to the ecosystem.
Türkçe karşılığı: İstilacı türler, ekosisteme zarar veriyorlardı.
-
The boss’s intrusive management style was causing low morale among employees.
Türkçe karşılığı: Patronun rahatsız edici yönetim tarzı
çalışanlar arasında düşük moral sebebiydi.
-
The security guard’s intrusive search made the passengers feel violated.
Türkçe karşılığı: Güvenlik görevlisinin rahatsız edici araması, yolcuların haksızlığa uğramış hissetmelerine sebep oldu.
-
The government’s intrusive surveillance program raised concerns about privacy rights.
Türkçe karşılığı: Hükümetin rahatsız edici gözetim programı, gizlilik haklarıyla ilgili endişeleri artırdı.
-
The intrusive lighting in the office caused headaches for some employees.
Türkçe karşılığı: Ofisteki rahatsız edici aydınlatma, bazı çalışanların baş ağrısına sebep oldu.
-
The landlord’s intrusive behavior led to the tenant breaking the lease agreement.
Türkçe karşılığı: Ev sahibinin rahatsız edici davranışı, kiracının kira sözleşmesini bozmasına neden oldu.
-
The company’s intrusive tracking of employees’ internet usage was a violation of privacy.
Türkçe karşılığı: Şirketin rahatsız edici bir şekilde çalışanların internet kullanımını izlemesi, gizlilik ihlaliydi.
-
The teacher’s intrusive criticism of the student’s work made them feel discouraged.
Türkçe karşılığı: Öğretmenin öğrencinin çalışmasına yaptığı rahatsız edici eleştiri, öğrencinin moralini bozdu.
-
The government’s intrusive restrictions on free speech were met with protests.
Türkçe karşılığı: Hükümetin rahatsız edici bir şekilde ifade özgürlüğüne getirdiği kısıtlamalar protestolarla karşılandı.
-
The intrusive ads on the website made it difficult to navigate.
Türkçe karşılığı: Sitedeki rahatsız edici reklamlar, gezinmeyi zorlaştırdı.
-
The salesperson’s intrusive behavior caused the customer to leave the store.
Türkçe karşılığı: Satıcının rahatsız edici davranışı, müşterinin mağazadan ayrılmasına sebep oldu.
Hemen Yorum Yaz