İntimidation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntimidation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Intimidation Nedir?

Intimidation, bir kişinin başka bir kişiyi korkutarak ya da tehdit ederek kontrol altına almaya çalışmasıdır.

Örnek cümleler:

  1. She was arrested for intimidation and harassment of her coworkers. (Meslektaşlarına yönelik korkutma ve taciz nedeniyle tutuklandı.)
  2. The bullies used intimidation to force the smaller kids to give them their lunch money. (Zorbalıklar, daha küçük çocukların öğle yemeği parasını vermek için korkutma taktikleri kullandılar.)
  3. His aggressive behavior was seen as intimidation by his colleagues. (Agresif davranışları, meslektaşları tarafından korkutma olarak görüldü.)
  4. The teacher’s stern tone was enough to cause intimidation in the students. (Öğretmenin sert tonu, öğrencilerde korku yaratmak için yeterliydi.)
  5. The gang used intimidation to scare off anyone who tried to enter their territory. (Çete, topraklarına girmeye çalışan herkesi korkutmak için korkutma taktikleri kullandı.)
  6. The threat of violence was enough to create a sense of intimidation in the witnesses. (Şiddet tehdidi, tanıklarda bir korku hissi yaratmak için yeterliydi.)
  7. The company’s aggressive tactics were seen as intimidation by its competitors. (Şirketin agresif taktikleri, rakipleri tarafından korkutma olarak görüldü.)
  8. The coach’s harsh criticism was interpreted as intimidation by the players. (Antrenörün sert eleştirileri, oyuncular tarafından korkutma olarak yorumlandı.)
  9. The boss’s constant surveillance created a culture of intimidation in the workplace. (Patronun sürekli gözetimi, iş yerinde bir korku kültürü yarattı.)
  10. The politician’s veiled threats were seen as intimidation by the public. (Politikacının örtülü tehditleri, halk tarafından korkutma olarak görüldü.)
  11. The use of weapons was a clear form of intimidation by the aggressors. (Silahların kullanımı, saldırganlar tarafından açık bir korkutma taktiği olarak kullanıldı.)
  12. The company’s lawyers used intimidation tactics to scare off potential whistleblowers. (Şirketin avukatları, potansiyel ihbarcıları korkutmak için korkutma taktikleri kullandı.)
  13. The bully’s constant insults were a form of psychological intimidation. (Zorbanın sürekli hakaretleri, psikolojik bir korkutma taktiği olarak görüldü.)
  14. The teacher’s authoritarian style created a sense of intimidation in the classroom. (Öğretmenin otoriter tarzı, sınıfta bir korku hissi yarattı.)
  15. The threat of retaliation was a clear form of intimidation by the criminal gang. (Misilleme tehdidi, suçlu çeteler tarafından açık bir korkutma taktiği olarak kullanıldı.)
  16. The athlete’s aggressive behavior was seen as intimidation by his opponents.
  1. The use of profanity was a form of verbal intimidation by the angry customer. (Küfür etmek, sinirli müşteri tarafından sözlü korkutma taktiği olarak kullanıldı.)
  2. The constant monitoring of employees’ work created a sense of intimidation in the workplace. (Çalışanların işlerinin sürekli izlenmesi, iş yerinde bir korku hissi yarattı.)
  3. The boss’s threats of firing were a form of employment-related intimidation. (Patronun işten çıkarma tehditleri, işle ilgili korkutma taktikleri olarak görüldü.)
  4. The use of physical force was a clear form of intimidation by the aggressor. (Fiziksel güç kullanımı, saldırgan tarafından açık bir korkutma taktiği olarak kullanıldı.)

(Türkçe çeviriler yazıldı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.