İnterests İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Interest:
İlgi, merak, beğeni
- I have a keen interest in photography. (Fotoğrafçılığa büyük bir ilgim var.)
- Her interests include hiking, reading, and playing the guitar. (Hobileri arasında yürüyüş yapmak, okumak ve gitar çalmak var.)
- He showed no interest in the conversation. (Konuya hiç ilgi göstermedi.)
- My parents have always encouraged my interest in science. (Ailem her zaman bilime olan ilgimi teşvik ettiler.)
- She has a particular interest in ancient history. (O, özellikle antik tarihle ilgilenir.)
- One of his main interests is collecting antique coins. (Ana ilgilerinden biri antika paraları toplamaktır.)
- I have no interest in sports. (Sporlara hiç ilgim yok.)
- His interest in politics began when he was in college. (Siyasete olan ilgisi üniversitedeyken başladı.)
- She pursued her interest in fashion by studying at a design school. (Modaya olan ilgisini tasarım okulunda okuyarak sürdürdü.)
- The company offers a variety of courses to cater to different interests. (Şirket, farklı ilgi alanlarına hitap etmek için çeşitli kurslar sunar.)
- He has lost interest in his job and is looking for a new one. (İşine olan ilgisini kaybetti ve yeni bir iş arıyor.)
- I have a great interest in learning about different cultures. (Farklı kültürleri öğrenmeye büyük bir ilgim var.)
- She has a strong interest in environmental issues. (Çevre konularına karşı güçlü bir ilgisi var.)
- His interest in music started when he was a child. (Müziğe olan ilgisi çocukken başladı.)
- We share a common interest in cooking. (Yemek yapmaya ortak ilgimiz var.)
- The art exhibit sparked my interest in abstract painting. (Sanat sergisi, soyut resim yapmaya olan ilgimi ateşledi.)
- I have a passing interest in astronomy. (Astronomiye karşı geçici bir ilgim var.)
- She pursued her interest in writing by taking creative writing classes. (Yaratıcı yazı dersleri alarak yazmaya olan ilgisini sürdürdü.)
- My interest in learning a new language has been growing lately. (Yeni bir dil öğrenmeye olan ilgim son zamanlarda artıyor.)
- He has a strong personal interest in helping people in need. (İhtiyaç sahibi insanlara yardım etme konusunda güçlü bir kişisel ilgisi var.)
Passion:
Tutku, heves, coşku
- Cooking is her passion and she spends most of her free time experimenting with new recipes. (Yemek yapmak onun tutkusu ve çoğu boş zamanını yeni tarifler deneyerek geçirir.)
- He pursued his passion for music by studying at a conservatory. (Müzik tutkusunu koruyarak konservatuvarda öğrenim gördü.)
- Her passion for travel has taken her to many different countries. (Seyahat tutkusu onu birçok farklı ülkeye götürdü.)
- His passion for cars began when he was a teenager. (Araba tutkusu onun ergenlik yıllarında başladı.)
- She discovered her passion for painting later in life. (Resim yapmaya olan tutkusunu daha sonra yaşamında keşfetti.)
- He turned his passion for photography into a career. (Fotoğrafçılık tutkusunu bir kariyere dönüştürdü.)
- Her passion for animals led her to become a veterinarian. (Hayvanlara olan tutkusu onu veteriner olmaya yönlendirdi.)
- His passion for reading began when he was a child and has only grown stronger over the years. (Okumaya olan tutkusu çocukken başladı ve yıllar geçtikçe daha da güçlendi.)
- She has a deep passion for social justice and works tirelessly to promote it. (Sosyal adalet için derin bir tutkusu var ve bunu teşvik etmek için çalışıyor.)
- His passion for basketball led him to become a professional player. (Basketbol tutkusu onu profesyonel bir oyuncu olmaya yönlendirdi.)
- She has a passion for helping others and volunteers at a local shelter. (Başkalarına yardım etme tutkusu var ve yerel bir barakada gönüllü olarak çalışıyor.)
- His passion for nature inspired him to become a park ranger. (Doğaya olan tutkusu onu bir park bekçisi olmaya ilham verdi.)
- She has a passion for fashion design and dreams of starting her own clothing line. (Moda tasarımına olan tutkusu var ve kendi giyim markasını kurma hayali kuruyor.)
- His passion for art led him to become a successful painter. (Sanata olan tutkusu onu başarılı bir ressam olmaya yönlendirdi.)
- She has a passion for learning new languages and has studied several over the years. (Yeni diller öğrenme tutkusu var ve yıllar boyunca birkaç dil öğrendi.)
- His passion for history is evident in the extensive library he has collected. (Tarihe olan tutkusu, topladığı geniş kütüphanede açıkça görülebilir.)
- She has a passion for gardening and spends most of her weekends tending to her plants. (Bahçecilik tutkusu var ve hafta sonlarının çoğunu bitkilerine bakarak geçiriyor.)
- His passion for technology led him to start his own software company. (Teknolojiye olan tutkusu, kendi yazılım şirk
Hemen Yorum Yaz