İntercede İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntercede İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntercede (fiil) – araya girmek, arabuluculuk yapmak, müdahale etmek

  1. My friend interceded on my behalf and helped me get the job. (Arkadaşım aracılığıyla benim için araya girdi ve işe girmeme yardımcı oldu.)

  2. The teacher interceded when the students were arguing. (Öğrenciler tartışırken öğretmen müdahale etti.)

  3. The mediator interceded to resolve the dispute between the two companies. (Arabulucu, iki şirket arasındaki anlaşmazlığı çözmek için araya girdi.)

  4. The government decided to intercede in the conflict between the two countries. (Hükümet, iki ülke arasındaki çatışmaya müdahale etmeye karar verdi.)

  5. I didn’t want to get involved, but I felt I had to intercede when I saw someone being bullied. (Ben karışmak istemiyordum ama birisi zorbalık yaparken araya girmem gerektiğini hissettim.)

  6. The lawyer interceded on behalf of his client and negotiated a plea bargain. (Avukat, müvekkili adına araya girerek bir anlaşmaya vardı.)

  7. The UN has been trying to intercede to end the conflict in the region. (BM, bölgedeki çatışmayı sonlandırmak için araya girmeye çalışıyor.)

  8. The police officer interceded to stop the fight between the two men. (Polis memuru, iki adam arasındaki kavgayı durdurmak için müdahale etti.)

  9. The company CEO interceded to resolve the conflict between two departments. (Şirket CEO’su, iki departman arasındaki anlaşmazlığı çözmek için araya girdi.)

  10. The father interceded when his son was accused of stealing. (Babası oğlu hırsızlıkla suçlandığında araya girdi.)

  11. The president interceded to secure the release of the hostages. (Başkan, rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak için araya girdi.)

  12. The social worker interceded to help the homeless person find shelter. (Sosyal hizmet uzmanı, evsiz bir kişiye barınak bulmaları için araya girdi.)

  13. The athlete’s coach interceded to get him a spot on the team. (Sporcu antrenörü, ona takımda yer bulmak için araya girdi.)

  14. The parents interceded to stop the school from closing down. (Ebeveynler, okulun kapanmasını durdurmak için araya girdi.)

  15. The ambassador interceded to prevent the outbreak of war between the two countries. (Büyükelçi, iki ülke arasında savaşın çıkmasını önlemek için araya girdi.)

  16. The doctor interceded to save the patient’s life. (Doktor, hastanın hayatını kurtarmak için araya girdi.)

  17. The HR manager interceded to resolve

a dispute between two employees. (İK yöneticisi, iki çalışan arasındaki anlaşmazlığı çözmek için araya girdi.)

  1. The security guard interceded to stop the shoplifter from escaping. (Güvenlik görevlisi, hırsızın kaçmasını önlemek için araya girdi.)

  2. The pastor interceded to reconcile the two families who were feuding. (Vaiz, düşmanlık içinde olan iki aileyi barıştırmak için araya girdi.)

  3. The friend interceded to help his friend who was struggling with addiction. (Arkadaş, bağımlılıkla mücadele eden arkadaşına yardım etmek için araya girdi.)

Overall, interceding can be a valuable tool in resolving conflicts and helping those in need. Whether it’s a mediator in a business dispute, a parent advocating for their child, or a bystander stepping in to prevent harm, interceding can make a positive impact.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.