İntercede İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İntercede (fiil) – araya girmek, arabuluculuk yapmak, müdahale etmek
-
My friend interceded on my behalf and helped me get the job. (Arkadaşım aracılığıyla benim için araya girdi ve işe girmeme yardımcı oldu.)
-
The teacher interceded when the students were arguing. (Öğrenciler tartışırken öğretmen müdahale etti.)
-
The mediator interceded to resolve the dispute between the two companies. (Arabulucu, iki şirket arasındaki anlaşmazlığı çözmek için araya girdi.)
-
The government decided to intercede in the conflict between the two countries. (Hükümet, iki ülke arasındaki çatışmaya müdahale etmeye karar verdi.)
-
I didn’t want to get involved, but I felt I had to intercede when I saw someone being bullied. (Ben karışmak istemiyordum ama birisi zorbalık yaparken araya girmem gerektiğini hissettim.)
-
The lawyer interceded on behalf of his client and negotiated a plea bargain. (Avukat, müvekkili adına araya girerek bir anlaşmaya vardı.)
-
The UN has been trying to intercede to end the conflict in the region. (BM, bölgedeki çatışmayı sonlandırmak için araya girmeye çalışıyor.)
-
The police officer interceded to stop the fight between the two men. (Polis memuru, iki adam arasındaki kavgayı durdurmak için müdahale etti.)
-
The company CEO interceded to resolve the conflict between two departments. (Şirket CEO’su, iki departman arasındaki anlaşmazlığı çözmek için araya girdi.)
-
The father interceded when his son was accused of stealing. (Babası oğlu hırsızlıkla suçlandığında araya girdi.)
-
The president interceded to secure the release of the hostages. (Başkan, rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak için araya girdi.)
-
The social worker interceded to help the homeless person find shelter. (Sosyal hizmet uzmanı, evsiz bir kişiye barınak bulmaları için araya girdi.)
-
The athlete’s coach interceded to get him a spot on the team. (Sporcu antrenörü, ona takımda yer bulmak için araya girdi.)
-
The parents interceded to stop the school from closing down. (Ebeveynler, okulun kapanmasını durdurmak için araya girdi.)
-
The ambassador interceded to prevent the outbreak of war between the two countries. (Büyükelçi, iki ülke arasında savaşın çıkmasını önlemek için araya girdi.)
-
The doctor interceded to save the patient’s life. (Doktor, hastanın hayatını kurtarmak için araya girdi.)
-
The HR manager interceded to resolve
a dispute between two employees. (İK yöneticisi, iki çalışan arasındaki anlaşmazlığı çözmek için araya girdi.)
-
The security guard interceded to stop the shoplifter from escaping. (Güvenlik görevlisi, hırsızın kaçmasını önlemek için araya girdi.)
-
The pastor interceded to reconcile the two families who were feuding. (Vaiz, düşmanlık içinde olan iki aileyi barıştırmak için araya girdi.)
-
The friend interceded to help his friend who was struggling with addiction. (Arkadaş, bağımlılıkla mücadele eden arkadaşına yardım etmek için araya girdi.)
Overall, interceding can be a valuable tool in resolving conflicts and helping those in need. Whether it’s a mediator in a business dispute, a parent advocating for their child, or a bystander stepping in to prevent harm, interceding can make a positive impact.
Hemen Yorum Yaz