İnteract İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnteract İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Interact

Interact kelimesi, “etkileşimde bulunmak” anlamına gelir. İnsanların, nesnelerin veya fikirlerin birbirleriyle etkileşimde bulunması anlamında kullanılır.

  1. I like to interact with different people from different cultures. (Farklı kültürlerden farklı insanlarla etkileşimde bulunmayı severim.)
  2. The teacher asked the students to interact more during the lesson. (Öğretmen, öğrencilerin ders sırasında daha fazla etkileşimde bulunmasını istedi.)
  3. The social media platform allows users to interact with each other. (Sosyal medya platformu, kullanıcıların birbirleriyle etkileşimde bulunmasına izin verir.)
  4. It’s important for parents to interact with their children to build a strong relationship. (Ebeveynlerin, güçlü bir ilişki kurmak için çocuklarıyla etkileşimde bulunmaları önemlidir.)
  5. The new technology allows us to interact with our environment in a new way. (Yeni teknoloji, çevremizle yeni bir şekilde etkileşimde bulunmamıza izin veriyor.)
  6. The two musicians interacted with each other during their performance. (İki müzisyen, performansları sırasında birbirleriyle etkileşimde bulundular.)
  7. The game encourages players to interact with each other to solve puzzles. (Oyun, bulmacaları çözmek için oyuncuların birbirleriyle etkileşimde bulunmalarını teşvik eder.)
  8. The company organized a team building event to help employees interact with each other. (Şirket, çalışanların birbirleriyle etkileşimde bulunmalarına yardımcı olmak için bir takım oluşturma etkinliği düzenledi.)
  9. The interactive museum exhibit allows visitors to learn while they play. (Etkileşimli müze sergisi, ziyaretçilerin oynarken öğrenmelerine olanak tanır.)
  10. The politician interacted with his constituents during a town hall meeting. (Politikacı, bir kasaba toplantısı sırasında seçmenleriyle etkileşimde bulundu.)
  11. The artist created an interactive installation that allowed viewers to become a part of the artwork. (Sanatçı, izleyicilerin bir sanat eserinin parçası olmalarını sağlayan etkileşimli bir enstalasyon oluşturdu.)
  12. The website has an interactive map that shows the locations of all the stores. (Web sitesinde, tüm mağazaların konumlarını gösteren etkileşimli bir harita bulunur.)
  13. The interactive exhibit at the science museum teaches visitors about the human body. (Bilim müzesindeki etkileşimli sergi, ziyaretçilere insan vücudu hakkında öğretir.)
  14. The team members need to interact with each other to complete the project on time. (Takım üyelerinin, proje zamanında tamamlamak için birbir

leriyle etkileşimde bulunmaları gerekiyor.)
15. The online course includes interactive quizzes to help students learn the material. (Online kurs, öğrencilerin materyali öğrenmelerine yardımcı olmak için etkileşimli quizler içerir.)

  1. The event organizers planned interactive games and activities for the attendees. (Etkinlik organizatörleri, katılımcılar için etkileşimli oyunlar ve etkinlikler planladılar.)
  2. The museum guide encouraged visitors to interact with the exhibits by asking questions. (Müze rehberi, ziyaretçilerin sorular sormak suretiyle sergilerle etkileşimde bulunmalarını teşvik etti.)
  3. The virtual reality game allows players to interact with a completely different world. (Sanal gerçeklik oyunu, oyuncuların tamamen farklı bir dünya ile etkileşimde bulunmalarına izin verir.)
  4. The company’s website has an interactive chat feature that allows customers to ask questions. (Şirketin web sitesinde, müşterilerin soru sormasına izin veren etkileşimli bir sohbet özelliği bulunur.)
  5. The interactive whiteboard in the classroom allows students to participate in the lesson. (Sınıftaki etkileşimli yazı tahtası, öğrencilerin derse katılmasına olanak tanır.)

(Türkçe karşılıklar yazıların sonunda verilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.