İntensify İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İntensify Nedir?
Intensify, bir şeyin yoğunluğunu veya şiddetini artırmak anlamına gelen bir fiildir.
Örnek cümleler:
- She tried to intensify her workout routine to get better results. (Daha iyi sonuçlar elde etmek için antrenman programını şiddetlendirmeye çalıştı.)
- The storm intensified as we approached the coast. (Kıyıya yaklaştıkça fırtına şiddetlendi.)
- The government promised to intensify efforts to combat climate change. (Hükümet, iklim değişikliği ile mücadele çabalarını artırmayı vaat etti.)
- He used a darker shade of paint to intensify the color of the walls. (Duvarların rengini yoğunlaştırmak için daha koyu bir boya tonu kullandı.)
- The coach urged the team to intensify their focus during the final minutes of the game. (Koç, oyunun son dakikalarında takımın odaklanmasını artırmaları için teşvik etti.)
- The company decided to intensify its marketing campaign to reach more customers. (Şirket, daha fazla müşteriye ulaşmak için pazarlama kampanyasını yoğunlaştırmaya karar verdi.)
- The argument between the two friends intensified as they both became angrier. (İki arkadaş arasındaki tartışma, her ikisi de daha da öfkelenince yoğunlaştı.)
- The medication can intensify the effects of alcohol, so it’s important to avoid drinking while taking it. (İlaç alkolün etkilerini artırabilir, bu nedenle alırken içmekten kaçınmak önemlidir.)
- The heat intensified as we got closer to the desert. (Çöl yakınına geldikçe sıcaklık arttı.)
- The singer’s passionate performance intensified the emotions of the audience. (Şarkıcının tutkulu performansı, seyircinin duygularını yoğunlaştırdı.)
- The police vowed to intensify their search for the missing person. (Polis, kayıp kişiyi bulma çabalarını artırmaya söz verdi.)
- The company’s profits have intensified in the last quarter. (Şirketin karı son çeyrekte yoğunlaştı.)
- The pain in her knee intensified when she tried to stand up. (Dikilmeye çalıştığında, dizindeki ağrı yoğunlaştı.)
- The sun’s rays can intensify the color of fabrics over time. (Güneş ışınları zamanla kumaşların rengini yoğunlaştırabilir.)
- The situation in the war-torn country intensified as more troops were sent in. (Daha fazla asker gönderildikçe, savaşın yıkılan ülkesindeki durum yoğunlaştı.)
- The chef added more spices to intensify the flavor of the soup. (Aşın lezzetini yoğunlaştırmak için şef daha fazla baharat ekledi.)
17
- The competition for the job intensified as more qualified candidates applied. (Daha nitelikli adaylar başvurdukça iş için rekabet yoğunlaştı.)
- The criticism from the media intensified after the politician’s controversial statement. (Politikacının tartışmalı açıklamasından sonra medyadan gelen eleştiri yoğunlaştı.)
- The wind intensified, causing the trees to sway violently. (Rüzgar şiddetlendi ve ağaçların şiddetli şekilde sallanmasına neden oldu.)
- The teacher gave the students a challenging assignment to intensify their learning experience. (Öğretmen, öğrencilerin öğrenme deneyimlerini yoğunlaştırmak için zorlu bir ödev verdi.)
(Türkçe çevirileri cümlelerin içinde verilmiştir.)
Hemen Yorum Yaz