İntend İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntend İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntend (Fiil) – Niyet etmek, amaçlamak

1. I intend to finish my project before the deadline. (Proje teslim tarihinden önce bitirmeyi niyet ediyorum.)
2. She intended to study abroad, but her plans fell through. (Yurtdışında eğitim almayı amaçlıyordu, ancak planları suya düştü.)
3. He didn’t intend to hurt your feelings, it was just a misunderstanding. (Senin duygularını incitmeyi niyet etmedi, sadece bir yanlış anlaşılma oldu.)
4. The company intends to expand its operations in Europe next year. (Şirket, gelecek yıl Avrupa’daki operasyonlarını genişletmeyi amaçlıyor.)
5. We intend to take a vacation next month. (Gelecek ay tatil yapmayı niyet ediyoruz.)
6. They intended to arrive early, but the traffic was too heavy. (Erken gelmeyi amaçlıyorlardı, ama trafik çok yoğundu.)
7. She didn’t intend to offend anyone with her comment. (Yorumuyla kimseyi incitmeyi amaçlamadı.)
8. The government intends to increase funding for education. (Hükümet, eğitim için fonları artırmayı amaçlıyor.)
9. He intended to propose to her on their anniversary. (Yıl dönümlerinde ona evlenme teklif etmeyi niyet ediyordu.)
10. They intend to launch a new product line next year. (Gelecek yıl yeni bir ürün serisi piyasaya sürmeyi amaçlıyorlar.)
11. She intended to become a doctor since she was a little girl. (Küçük bir kızken doktor olmayı amaçlıyordu.)
12. We didn’t intend to stay out so late, but we were having too much fun. (Geç saatlere kadar dışarıda kalmayı niyet etmedik, ama çok eğleniyorduk.)
13. He intended to quit his job and start his own business. (İşinden istifa edip kendi işini kurmayı amaçladı.)
14. They intended to surprise her with a birthday party. (Doğum günü partisiyle ona sürpriz yapmayı amaçladılar.)
15. The professor intends to publish a new book next year. (Profesör, gelecek yıl yeni bir kitap yayınlamayı niyet ediyor.)
16. She intended to run a marathon, but she got injured during training. (Maraton koşmayı amaçlıyordu, ama antrenman yaparken sakatlandı.)
17. They didn’t intend to cause any harm, it was just a mistake. (Zarar vermek niyetinde değillerdi, sadece bir hata oldu.)
18. The artist intends to create a new masterpiece for his upcoming exhibition. (Sanatçı, yaklaşan sergisi için yeni bir başyapıt oluşturmayı amaçlıyor.)
19. She intended to learn how to play the piano, so she started taking lessons. (Piyano çalmayı öğrenmeyi amaçlıyordu, bu yüzden

ders almaya başladı.)
20. The company intended to reduce its carbon footprint by implementing sustainable practices. (Şirket, sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirerek karbon ayak izini azaltmayı amaçlıyordu.)