Cadi İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cadi İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cadi İle İlgili Cümleler

Cadi (noun): Büyü yaptığına inanılan, gizemli güçlere sahip kadın.

1. The witch stirred her cauldron while reciting a spell. (Cadı kazanını karıştırarak bir büyü yaparken bir büyü okudu.)
2. Do you believe in witches? (Cadılara inanıyor musun?)
3. The old lady was rumored to be a witch who lived alone in the forest. (Yaşlı kadının ormanda yalnız yaşayan bir cadı olduğu söylendi.)
4. She had a witchy laugh that sent shivers down my spine. (O, sırtıma ürperti veren bir cadımsı kahkaha attı.)
5. The witchcraft ceremony was held under the full moon. (Cadılık seremonisi dolunay altında yapıldı.)
6. She looked at him with a witching gaze and he was entranced. (Ona büyülü bir bakışla baktı ve o etkilendi.)
7. The children dressed up as witches for Halloween. (Çocuklar Cadılar Bayramı için cadı kılığına girdiler.)
8. The witch cursed the prince, turning him into a frog. (Cadı, prensi lanetleyerek onu bir kurbağaya çevirdi.)
9. She claimed to be a witch who could predict the future. (Geleceği öngörebilen bir cadı olduğunu iddia etti.)
10. The villagers were afraid of the witch who lived in the old house on the hill. (Tepeye bakan eski evde yaşayan cadıdan köylüler korkuyorlardı.)
11. The witch put a curse on the wicked stepmother. (Cadı, kötü üvey anneye bir lanet koydu.)
12. The young girl was accused of being a witch and was burned at the stake. (Genç kız bir cadı olduğu suçlamasıyla ateşe atıldı.)
13. The witch cackled as she flew on her broomstick. (Cadı, süpürgesiyle uçarken kahkaha attı.)
14. The witch’s house was made of gingerbread and candy. (Cadının evi zencefilli ekmek ve şekerden yapılmıştı.)
15. He had to solve the witch’s riddle in order to save the princess. (Prensesi kurtarmak için cadının bilmeceyi çözmesi gerekiyordu.)
16. The

16. The witch used her powers to control the elements of nature. (Cadı, doğanın unsurlarını kontrol etmek için güçlerini kullandı.)
17. The witch offered the prince a deal he couldn’t refuse. (Cadı, prense reddedemeyeceği bir teklif sundu.)
18. The villagers burned the witch at the stake, believing she was responsible for the bad harvest. (Köylüler, kötü hasatın sorumlusu olduğuna inandıkları cadıyı ateşe attılar.)
19. The witch brewed a potion to help the hero on his quest. (Cadı, kahramana görevinde yardımcı olmak için bir iksir hazırladı.)
20. The little girl was fascinated by the witch’s magical powers. (Küçük kız, cadının sihirli güçlerinden büyülendi.)