İnstill With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnstill With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnstill

İnstill, “yavaş yavaş ve özenle bir fikri, davranışı veya hissi birine aşılamak veya yerleştirmek” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. It’s important to instill good values in children at a young age. (Çocuklara küçük yaşta iyi değerleri aşılamak önemlidir.)
2. The coach worked hard to instill discipline in the team. (Antrenör takıma disiplin aşılamak için çok çalıştı.)
3. She tried to instill a sense of responsibility in her employees. (Çalışanlarına sorumluluk duygusu aşılamaya çalıştı.)
4. It takes time to instill new habits. (Yeni alışkanlıklar kazandırmak zaman alır.)
5. The teacher instilled a love of learning in her students. (Öğretmen öğrencilerine öğrenme sevgisi aşıladı.)
6. Parents should instill a sense of respect in their children. (Ebeveynler çocuklarına saygı duygusu aşılamalıdır.)
7. The coach tried to instill confidence in his players before the game. (Antrenör maçtan önce oyuncularına özgüven aşılamaya çalıştı.)
8. The program aims to instill a sense of community in young people. (Program gençlerde bir topluluk hissiyatı oluşturmayı hedefliyor.)
9. He hoped to instill a sense of wonder and curiosity in his students. (Öğrencilerinde hayranlık ve merak duygusu oluşturmayı umdu.)
10. The book tries to instill a sense of hope in its readers. (Kitap okuyucularına bir umut hissiyatı vermeye çalışır.)
11. The coach worked hard to instill a sense of teamwork in his players. (Antrenör oyuncularına takım çalışması duygusu aşılamak için çok çalıştı.)
12. The teacher instilled a love of music in her students. (Öğretmen öğrencilerine müzik sevgisi aşıladı.)
13. The company aims to instill a culture of innovation among its employees. (Şirket çalışanları arasında bir yenilik kültürü oluşturmayı hedefliyor.)
14. It’s important to instill a sense of gratitude in children. (Çocuklara minnettarlık hissiyatı aşılamak önemlidir.)
15. The coach tried to instill a sense of resilience in his players. (Antrenör oyuncularına dirençli olma duygusu aşılamaya çalıştı.)
16. The parents instilled a love of nature in their children. (Ebeveynler çocuklarına doğa sevgisi aşıladı.)
17. The teacher tried to instill a sense of creativity in her students. (Öğretmen öğrencilerine yaratıcılık duygusu aşılamaya çalıştı.)
18. The program aims to instill a sense of responsibility for the environment in young people. (Program gençlerde çevre sorumluluğu duygusu oluşturmayı hedefliyor.)

19. The coach worked hard to instill a sense of sportsmanship in his players. (Antrenör oyuncularına sporcu ahlakı duygusu aşılamak için çok çalıştı.)
20. The teacher instilled a love of reading in her students. (Öğretmen öğrencilerine okuma sevgisi aşıladı.)

Not: Türkçe cümlelerde de İnstill kelimesi kullanılmıştır.