İnside İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnside İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Inside: İçeride, İçinde

Inside kelimesi genellikle bir şeyin iç kısmını veya bir yerin içerisini ifade etmek için kullanılır. İşte İngilizce cümlelerde “inside” kelimesinin kullanımı:

  1. I left my phone inside the house. (Telefonumu evin içinde bıraktım.)
  2. The cat is hiding inside the box. (Kedi kutunun içinde saklanıyor.)
  3. He felt a pain inside his chest. (Göğsünde bir ağrı hissetti.)
  4. The kids were playing inside the classroom. (Çocuklar sınıfın içinde oynuyorlardı.)
  5. She found a letter inside the envelope. (Zarfın içinde bir mektup buldu.)
  6. The car’s engine is making strange noises from inside. (Arabanın motorundan içeriden garip sesler geliyor.)
  7. The store was closed, so we had to shop inside. (Dükkan kapalıydı, bu yüzden içeride alışveriş yapmak zorunda kaldık.)
  8. I can hear someone moving inside the room. (Odanın içinde birinin hareket ettiğini duyabiliyorum.)
  9. The cake was soft and fluffy inside. (Kekin içi yumuşak ve kabarık idi.)
  10. The safe was empty inside. (Kasanın içi boştu.)
  11. I don’t like being inside on a sunny day. (Güneşli bir günde içeride olmaktan hoşlanmam.)
  12. She felt like she was dying inside. (İçinde ölüyormuş gibi hissetti.)
  13. The museum had an exhibit inside a dark room. (Müzenin içinde karanlık bir odada bir sergi vardı.)
  14. The movie was so scary, I had to watch it with the lights on inside. (Film çok korkunçtu, içeride ışıkları açık izlemek zorunda kaldım.)
  15. I found a secret compartment inside the bookcase. (Kitaplığın içinde gizli bir bölme buldum.)
  16. The train was packed inside. (Trenin içi tıklım tıklım doluydu.)
  17. The fire started inside the kitchen. (Yangın mutfakta içeriden başladı.)
  18. The painting looked different inside the gallery. (Resim galerinin içinde farklı görünüyordu.)
  19. I need to clean the inside of the oven. (Fırının içini temizlemem lazım.)
  20. The cake was burned on the outside but raw on the inside. (Kek dışarıdan yanmış ama içi çiğ kalmıştı.)
  1. The company has a lot of problems inside that need to be addressed. (Şirketin içinde çözülmesi gereken birçok sorun var.)
  2. The flowers were wilted inside the vase. (Çiçekler vazoda içeriden solmuştu.)
  3. I always feel safe inside my house. (Evin içinde her zaman güvende hissederim.)
  4. The restaurant was much bigger inside than it looked from the outside. (Restoran dışarıdan göründüğünden çok daha büyük içerideydi.)
  5. I don’t like the smell inside this room. (Bu odanın içindeki kokuyu sevmiyorum.)
  6. She found a hidden message inside the book. (Kitabın içinde gizli bir mesaj buldu.)
  7. The band was playing inside the bar. (Grup barda içeride çalıyordu.)
  8. The storm was raging inside the house. (Fırtına evin içinde şiddetli bir şekilde devam ediyordu.)
  9. The store had a sale inside for its loyal customers. (Dükkan sadık müşterileri için içeride bir indirim düzenledi.)
  10. The baby was crying inside the crib. (Bebek beşikte içeride ağlıyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.