İnsatiable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnsatiable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Insatiable

İnsatiable, Türkçe karşılığı “doymak bilmeyen, açgözlü” olan bir sıfattır. Aşağıda örnek cümleler verilmiştir:

  1. He has an insatiable appetite for success. (Başarıya doymak bilmeyen bir iştahı var.)
  2. She had an insatiable desire for adventure. (Macera için açgözlü bir isteği vardı.)
  3. His insatiable curiosity led him to explore the world. (Doymak bilmeyen merakı onu dünyayı keşfetmeye götürdü.)
  4. The insatiable thirst for power is what drives him. (Güç için doymak bilmeyen bir açlığı var, bu onu harekete geçiriyor.)
  5. The insatiable hunger of the wolves was terrifying. (Kurtların doymak bilmeyen açlığı korkunçtu.)
  6. Her insatiable need for attention made her the center of attention. (Dikkat çekme konusundaki açgözlülüğü onu dikkat merkezi yaptı.)
  7. The insatiable demand for the new product exceeded expectations. (Yeni ürüne olan doymak bilmeyen talep beklentileri aştı.)
  8. His insatiable lust for money drove him to do unethical things. (Paraya olan doymak bilmeyen arzusu, onu etik olmayan şeyler yapmaya sürükledi.)
  9. The insatiable urge to travel led her to explore different countries. (Seyahat etme konusundaki açgözlülüğü, farklı ülkeleri keşfetmesine yol açtı.)
  10. The insatiable love between them was evident to everyone. (Aralarındaki doymak bilmeyen aşk, herkese açıktı.)
  11. His insatiable hunger for knowledge made him a lifelong learner. (Bilgiye olan doymak bilmeyen açlığı, onu ömür boyu öğrenci yaptı.)
  12. The insatiable craving for sweets was hard to resist. (Tatlılara olan doymak bilmeyen özlem zor direnildi.)
  13. Her insatiable ambition led her to become a successful entrepreneur. (Başarılı bir girişimci olmasına yol açan açgözlü hırsı vardı.)
  14. The insatiable thirst for adventure took them on a wild journey. (Macera için doymak bilmeyen susuzluk, onları vahşi bir yolculuğa çıkardı.)
  15. His insatiable desire for power made him ruthless. (Güç için olan doymak bilmeyen isteği onu acımasız yaptı.)
  16. The insatiable demand for the limited edition product caused a frenzy. (Sınırlı sayıda üretilen ürüne olan doymak bilmeyen talep, bir çılgınlık yarattı.)
  17. The insatiable need for attention led her to seek validation from others. (Dikkat çekme kon

usundaki doymak bilmeyen ihtiyacı, başkalarından onay aramasına neden oldu.)
18. His insatiable greed for money blinded him to the needs of others. (Para için olan doymak bilmeyen açgözlülüğü, başkalarının ihtiyaçlarını görmesini engelledi.)

  1. The insatiable passion for music led him to become a famous musician. (Müzik için olan doymak bilmeyen tutkusu, onu ünlü bir müzisyen yapmaya götürdü.)
  2. Her insatiable thirst for knowledge made her a respected scholar. (Bilgiye olan doymak bilmeyen susuzluğu, onu saygın bir bilim adamı yaptı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.