İnopportunely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnopportunely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnopportunely İle İlgili Cümleler

İnopportunely, Türkçe’de “uygunsuz bir şekilde” anlamına gelir. Bu kelime, bir şeyin doğru zamanında yapılmaması veya yanlış bir zamanda yapılmış olması durumunda kullanılır.

  1. She arrived inopportunely just as we were leaving. (O, giderken uygun olmayan bir şekilde geldi.)
  2. His joke was inopportunely timed and fell flat. (Onun şakası uygun olmayan bir zamanda yapıldı ve başarısız oldu.)
  3. The delivery arrived inopportunely just as we were about to leave for the weekend. (Teslimat, hafta sonuna gitmek üzereyken uygun olmayan bir şekilde geldi.)
  4. He chose to speak inopportunely during the moment of silence. (O, sessizlik anında uygun olmayan bir şekilde konuşmayı tercih etti.)
  5. She inopportunely reminded him of their past relationship in front of his new girlfriend. (O, yeni kız arkadaşının önünde uygun olmayan bir şekilde geçmiş ilişkilerini hatırlattı.)
  6. His interruption came inopportunely just as the speaker was getting to the main point. (Onun müdahalesi, konuşmacı ana noktaya gelmeye başladığında uygun olmayan bir şekilde geldi.)
  7. The storm hit inopportunely, ruining our outdoor plans. (Fırtına uygun olmayan bir zamanda gelerek, açık hava planlarımızı bozdu.)
  8. The announcement of layoffs came inopportunely during a staff meeting. (İşten çıkarmalarla ilgili duyuru, personel toplantısı sırasında uygun olmayan bir zamanda yapıldı.)
  9. His comment was inopportunely made just as tensions were beginning to subside. (Onun yorumu, gerilimlerin azalmaya başladığı bir anda uygun olmayan bir şekilde yapıldı.)
  10. The phone call came inopportunely during an important business meeting. (Telefon çağrısı, önemli bir iş toplantısı sırasında uygun olmayan bir şekilde geldi.)
  11. Her request for a raise was inopportunely made just after the company’s profits had taken a hit. (Onun zam talebi, şirketin karının düşüş yaşadığı bir dönemde uygun olmayan bir şekilde yapıldı.)
  12. The criticism came inopportunely, just as he was starting to feel good about his work. (Eleştiri, işine olan güveni artmaya başladığı bir anda uygun olmayan bir şekilde yapıldı.)
  13. The construction noise inopportunely disrupted our peaceful morning. (İnşaat gürültüsü, huzurlu sabahımızı uygun olmayan bir şekilde bozdu.)
  14. His joke about the recent tragedy was inopportunely timed and offended many. (Onun son olay hakkındaki şakası uygun olmayan bir zamanda yapıldı ve birçok kişiyi kızdırdı.)
  1. The political advertisement was inopportunely aired during a time of national mourning. (Politik reklam, ulusal yas tutma zamanında uygun olmayan bir şekilde yayınlandı.)
  2. The client’s demand for additional features came inopportunely, just as the product was ready for launch. (Müşterinin ek özellikler için talebi, ürün piyasaya sürülecek hazır olduğunda uygun olmayan bir şekilde geldi.)
  3. His proposal for a new project was inopportunely presented during a budget meeting. (Onun yeni bir proje önerisi, bütçe toplantısı sırasında uygun olmayan bir şekilde sunuldu.)
  4. The fire alarm went off inopportunely, disrupting an important presentation. (Yangın alarmı uygun olmayan bir şekilde çalınarak, önemli bir sunumu bozdu.)
  5. Her comment about his appearance came inopportunely just as he was feeling self-conscious. (Onun görünümü hakkındaki yorumu, kendine güveni azalmaya başladığı bir anda uygun olmayan bir şekilde yapıldı.)
  6. The power outage inopportunely occurred just as he was finishing an important project. (Elektrik kesintisi, önemli bir projeyi bitirmek üzereyken uygun olmayan bir şekilde meydana geldi.)

Görüldüğü gibi, “inopportunely” kelimesi, birçok farklı durumda kullanılabilir ve uygun olmayan bir şekilde meydana gelen olayları ifade etmek için kullanılır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.