İnnocuous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnnocuous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Innocuous Nedir?

Innocuous, zararsız veya zararsız olduğu düşünülen bir şeyi tanımlayan bir sıfattır.

Örnek cümleler:

  1. The spider in the corner of the room was innocuous. (Odanın köşesindeki örümcek zararsızdı.)
  2. His comments were innocuous, but they still offended some people. (Yorumları zararsızdı, ama hala bazı insanları incitti.)
  3. The chemical was innocuous in small amounts, but dangerous in large doses. (Kimyasal madde küçük miktarlarda zararsızdı, ancak büyük dozlarda tehlikeliydi.)
  4. The toy was designed to be innocuous for young children. (Oyuncak küçük çocuklar için zararsız olarak tasarlandı.)
  5. The harmless joke made everyone in the room laugh. (Zararsız şaka, odadaki herkesi güldürdü.)
  6. The plant appeared innocuous, but it was actually poisonous. (Bitki zararsız görünüyordu, ancak aslında zehirliydi.)
  7. The documentary was informative, yet innocuous. (Belgesel bilgilendiriciydi, ancak zararsızdı.)
  8. His criticisms were innocuous, but still hurtful. (Eleştirileri zararsızdı, ancak hala inciticiydi.)
  9. The harmless prank caused a bit of chaos in the office. (Zararsız şaka ofiste biraz kaosa neden oldu.)
  10. The innocuous question led to a surprising answer. (Zararsız soru şaşırtıcı bir cevaba yol açtı.)
  11. The insect was innocuous, and even helpful in some ways. (Böcek zararsızdı ve bazı yönleriyle bile faydalıydı.)
  12. The comedian’s routine was funny, but innocuous. (Komedyenin rutini komikti, ancak zararsızdı.)
  13. The substance was innocuous on its own, but dangerous when mixed with other chemicals. (Madde tek başına zararsızdı, ancak diğer kimyasallarla karıştırıldığında tehlikeliydi.)
  14. The painting was beautiful, yet innocuous. (Tablo güzeldi, ancak zararsızdı.)
  15. The small scratch on the car was innocuous, but still noticeable. (Arabadaki küçük çizik zararsızdı, ancak hala fark ediliyordu.)
  16. The movie was innocuous, but not very interesting. (Film zararsızdı, ancak çok ilginç değildi.)
  17. The puppy’s playful behavior was innocuous, but sometimes annoying. (Yavru köpeğin oynak davranışları zararsızdı, ancak bazen sinir bozucuydu.)
  18. The politician’s speech was innocuous, and failed to make an impact. (Politikacının konuşması zararsızdı ve etki yapamadı.)
  19. The medicine was innocuous, and had no side effects. (İlaç zararsızdı ve yan etkisi yoktu.)
  20. The student’s question was innocuous, but the teacher’s answer was not very

helpful. (Öğrencinin sorusu zararsızdı, ancak öğretmenin cevabı pek yardımcı değildi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.