İngratitude İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İngratitude İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İngratitude

İngratitude kelimesi Türkçe’de “nankörlük” anlamına gelir. Bu kelime cümle içinde kullanıldığında, kişinin kendisine veya bir başkasına yapılan iyiliği unutması veya takdir etmemesi durumunu ifade eder.

  1. Despite all the help I gave her, she showed nothing but ingratitude towards me. (Ona verdiğim tüm yardıma rağmen, bana karşı sadece nankörlük gösterdi.)
  2. His ingratitude towards his parents was shocking. (Ebeveynlerine karşı gösterdiği nankörlük şok ediciydi.)
  3. The company was met with ingratitude from its customers after they increased their prices. (Şirket, fiyatları arttırdıktan sonra müşterilerinden nankörlükle karşılaştı.)
  4. She expressed her ingratitude for the gift by simply saying “thanks” and then tossing it aside. (Hediyeye karşı nankörlüğünü sadece “teşekkür ederim” diyerek ifade etti ve sonra bir kenara attı.)
  5. After all the hard work we put into the project, his ingratitude towards us was disappointing. (Projeye verdiğimiz tüm emeğe rağmen, bize karşı gösterdiği nankörlük hayal kırıklığı yarattı.)
  6. His ingratitude towards his loyal supporters cost him the election. (Sadık destekçilerine karşı gösterdiği nankörlük seçimlerde ona pahalıya mal oldu.)
  7. I never expected such ingratitude from someone I considered a close friend. (Yakın bir arkadaş olarak gördüğüm birinden böyle bir nankörlük beklememiştim.)
  8. Her ingratitude towards her boss resulted in her being fired. (Patronuna karşı gösterdiği nankörlük, onun işten çıkarılmasına neden oldu.)
  9. The soldier’s ingratitude towards his commanding officer was unacceptable. (Askerin komutanına karşı gösterdiği nankörlük kabul edilemezdi.)
  10. Despite all the sacrifices her parents had made for her, her ingratitude towards them was evident. (Ebeveynlerinin onun için yaptığı tüm fedakarlıklara rağmen, onlara karşı gösterdiği nankörlük açıktı.)
  11. He never forgot the ingratitude of those who had turned their backs on him when he needed them most. (En çok ihtiyacı olduğunda ona sırtını dönenlerin nankörlüğünü asla unutmadı.)
  12. His ingratitude towards his mentors was a reflection of his lack of character. (Mentorlarına karşı gösterdiği nankörlük, karakter eksikliğinin bir yansımasıydı.)
  13. The actress was criticized for her ingratitude towards her fans. (Oyuncu, hayranlarına karşı gösterdiği nankörlük nedeniyle eleştirildi.)
  14. His ingratitude towards his colleagues was a major reason why he never succeeded in his career. (
  1. His ingratitude towards his colleagues was a major reason why he never succeeded in his career. (Meslek hayatında başarılı olamamasının ana nedenlerinden biri, meslektaşlarına karşı gösterdiği nankörlüktü.)
  2. The politician’s ingratitude towards his supporters cost him the election. (Destekçilerine karşı gösterdiği nankörlük, politikacıya seçimleri kaybettirdi.)
  3. Her ingratitude towards her husband’s hard work and dedication was a constant source of tension in their marriage. (Kocasının zorlu çalışma koşullarına ve özverisine karşı gösterdiği nankörlük, evliliklerinde sürekli bir gerilim kaynağıydı.)
  4. His ingratitude towards his team members was a sign of his selfishness. (Takım arkadaşlarına karşı gösterdiği nankörlük, bencilliğinin bir işaretiydi.)
  5. The CEO’s ingratitude towards his employees was a major reason why there was high turnover in the company. (CEO’nun çalışanlara karşı gösterdiği nankörlük, şirkette yüksek işten çıkış oranının ana nedenlerinden biriydi.)
  6. The athlete’s ingratitude towards his coach resulted in him being benched. (Antrenörüne karşı gösterdiği nankörlük, sporcunun yedek kulübesine çıkmasına neden oldu.)
  7. Despite all the support he received from his friends and family, his ingratitude towards them was unforgivable. (Arkadaşlarından ve ailesinden aldığı tüm desteğe rağmen, onlara karşı gösterdiği nankörlük affedilemezdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.