İnfectiously İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnfectiously İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnfectiously ne demek?

İnfectiously, İngilizcede “bulaşıcı bir şekilde” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. The laughter of the children was infectiously joyful. (Çocukların kahkahası bulaşıcı bir şekilde neşeliydi.)
  2. She had an infectiously positive attitude that inspired those around her. (Çevresindekileri etkileyen bulaşıcı bir şekilde pozitif bir tutumu vardı.)
  3. The flu spread infectiously throughout the school. (Grip okulda bulaşıcı bir şekilde yayıldı.)
  4. The catchy beat of the song was infectiously danceable. (Şarkının akılda kalıcı ritmi bulaşıcı bir şekilde dans edilebilirdi.)
  5. His passion for the project was infectiously contagious, and soon everyone was on board. (Proje için tutkusu bulaşıcı bir şekilde bulaşıcıydı ve yakında herkes katıldı.)
  6. She yawned infectiously, causing everyone in the room to do the same. (Bulaşıcı bir şekilde esnedi ve odadaki herkes de aynısını yaptı.)
  7. The excitement in the crowd was infectiously electrifying. (Kalabalıktaki heyecan bulaşıcı bir şekilde elektriklendirdi.)
  8. The movie was so funny that it was infectiously hilarious. (Film o kadar komikti ki bulaşıcı bir şekilde neşeliydi.)
  9. Her enthusiasm for the project was infectiously inspiring. (Proje için duyduğu heyecan bulaşıcı bir şekilde ilham vericiydi.)
  10. His smile was infectiously charming and put everyone at ease. (Gülümsemesi bulaşıcı bir şekilde çekiciydi ve herkesi rahatlattı.)
  11. The flu virus spreads infectiously through coughing and sneezing. (Grip virüsü öksürme ve hapşırma yoluyla bulaşıcı bir şekilde yayılır.)
  12. The team’s energy was infectiously contagious and they won the game. (Takımın enerjisi bulaşıcı bir şekilde bulaşıcıydı ve maçı kazandılar.)
  13. Her passion for cooking was infectiously delicious, and everyone loved her food. (Yemek yapmaya olan tutkusu bulaşıcı bir şekilde lezzetliydi ve herkes yemeğini sevdi.)
  14. The excitement in the air was infectiously palpable, and everyone knew something big was about to happen. (Havada yükselen heyecan bulaşıcı bir şekilde hissedilebilirdi ve herkesin bir şeyler olacağını bildiği büyük bir şeyin olacağı belliydi.)
  15. His laughter was infectiously contagious, and soon the whole room was laughing along with him. (Kahkahası bulaşıcı bir şekilde bulaşıcıydı ve yakında tüm oda onunla birlikte gülmeye başladı.)
  16. The enthusiasm of the fans was infectiously exciting, and the team played their best game. (Hayranların coşkusu bulaşıcı bir şekilde heyecan vericiydi ve takım en iyi o

ynunu oynadı.)
17. The virus can spread infectiously through contact with an infected person’s bodily fluids. (Virüs, enfekte bir kişinin vücut sıvılarıyla temas yoluyla bulaşıcı bir şekilde yayılabilir.)

  1. The comedian’s humor was infectiously witty and had the whole audience laughing. (Komedyenin espri anlayışı bulaşıcı bir şekilde espriliydi ve tüm seyirci gülmeye başladı.)
  2. The energy of the music was infectiously lively and had everyone on the dance floor. (Müziğin enerjisi bulaşıcı bir şekilde canlıydı ve herkes dans pistindeydi.)
  3. The excitement of the game was infectiously intense, and everyone was on the edge of their seats. (Oyunun heyecanı bulaşıcı bir şekilde yoğundu ve herkes koltuklarının kenarında bekliyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.