İnfantile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnfantile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Infantile

Infantile, Türkçe karşılığı olarak “çocukça” anlamına gelmektedir. Bu kelime cümle içinde sıklıkla kullanılan bir kelime olup, özellikle davranışsal olarak çocuksu kalan kişiler için kullanılmaktadır.

Örnek cümleler:

  1. She had an infantile sense of humor. (Onun çocukça bir mizah anlayışı vardı.)
  2. His behavior was infantile and immature. (Davranışları çocukça ve olgunlaşmamıştı.)
  3. The little girl’s dress was infantile in style. (Küçük kızın elbisesi tarzı itibarıyla çocuksuydu.)
  4. His infantile tantrums are getting out of hand. (Onun çocukça krizleri kontrolsüz hale geliyor.)
  5. The toy was designed for an infantile mind. (Oyuncak, çocuksu bir zihin için tasarlanmıştı.)
  6. She refused to take on such an infantile task. (O, böyle çocukça bir görevi üstlenmeyi reddetti.)
  7. He had an infantile fascination with balloons. (O, balonlarla çocuksu bir şekilde ilgileniyordu.)
  8. Her infantile behavior was a source of frustration for her coworkers. (Onun çocukça davranışları, iş arkadaşları için bir hayal kırıklığı kaynağıydı.)
  9. The adult had an infantile love for ice cream. (Yetişkin, dondurmaya çocuksu bir aşkla bağlıydı.)
  10. His infantile giggles filled the room. (Onun çocukça kıkırdamaları odayı doldurdu.)
  11. The movie was too infantile for his taste. (Film, onun zevkine göre çok çocuksuydu.)
  12. She had an infantile fear of the dark. (O, karanlıktan çocuksu bir korku duyuyordu.)
  13. His infantile drawings were displayed on the refrigerator. (Onun çocukça çizimleri buzdolabında sergileniyordu.)
  14. The toddler’s tantrums were typical of his infantile age. (Küçük çocuğun krizleri, çocuksu yaşının tipik bir örneğiydi.)
  15. Her infantile excitement was contagious. (Onun çocuksu heyecanı bulaşıcıydı.)
  16. He had an infantile obsession with superheroes. (O, süper kahramanlara çocuksu bir takıntısı vardı.)
  17. Her infantile speech patterns were endearing. (Onun çocuksu konuşma tarzı sevimliydi.)
  18. The game was too infantile for the older children. (Oyun, daha büyük çocuklar için çok çocuksuydu.)
  19. His infantile behavior was a coping mechanism. (Onun çocukça davranışları bir başa çıkma mekanizmasıydı.)
  20. She had an infantile fascination with stuffed animals.

(21) His infantile behavior was hindering his personal growth. (Onun çocukça davranışları kişisel gelişimini engelliyordu.)
(22) The teacher found the infantile drawings adorable. (Öğretmen çocuksu çizimleri sevimli buldu.)
(23) His infantile reaction to the news was unexpected. (Onun haberle ilgili çocuksu tepkisi beklenmedikti.)
(24) She had an infantile sense of fashion. (Onun moda anlayışı çocuksuydu.)
(25) His infantile behavior was a sign of emotional immaturity. (Onun çocukça davranışları, duygusal olgunluğunun eksikliğinin bir göstergesiydi.)
(26) The book was too infantile for her reading level. (Kitap, onun okuma seviyesi için çok çocuksuydu.)
(27) His infantile curiosity led him to explore the world around him. (Onun çocuksu merakı, etrafındaki dünyayı keşfetmesine yol açtı.)
(28) Her infantile behavior was a result of her sheltered upbringing. (Onun çocukça davranışları, korunaklı yetişmesinin bir sonucuydu.)
(29) The game was perfect for the group’s infantile sense of humor. (Oyun, gruptakilerin çocuksu mizah anlayışları için mükemmeldi.)
(30) His infantile behavior was a result of his lack of experience in social situations. (Onun çocukça davranışları, sosyal durumlarda deneyimsizliğinden kaynaklanıyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.