İnexplicability İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Inexplicability
İnexplicability, Türkçe karşılığı ile açıklanamazlık, bir şeyin nedenini veya sebebini açıklayamama durumunu ifade eder.
- The inexplicability of the phenomenon left the scientists scratching their heads. (Olayın açıklanamazlığı bilim adamlarını kafalarını kaşımaya sevk etti.)
- The inexplicability of the crime led to a prolonged investigation. (Suçun açıklanamazlığı uzun süren bir soruşturmaya yol açtı.)
- The inexplicability of his behavior was a source of frustration for his colleagues. (Davranışının açıklanamazlığı, meslektaşları için bir hayal kırıklığı kaynağı oldu.)
- The inexplicability of the disappearance of the plane remains a mystery. (Uçağın kaybolmasının açıklanamazlığı hala bir gizem olarak kalmaktadır.)
- The inexplicability of the situation made it difficult to come to a resolution. (Durumun açıklanamazlığı, bir çözüme varmakta zorluk yarattı.)
- The inexplicability of the outcome left everyone in shock. (Sonucun açıklanamazlığı herkesi şok etti.)
- The inexplicability of the symptoms led to a misdiagnosis. (Belirtilerin açıklanamazlığı yanlış teşhise neden oldu.)
- The inexplicability of the weather patterns had a significant impact on the crops. (Hava koşullarının açıklanamazlığı, ürünlere önemli bir etki yaptı.)
- The inexplicability of the noise kept her up all night. (Gürültünün açıklanamazlığı, tüm gece uyanık kaldı.)
- The inexplicability of the decision left everyone confused. (Kararın açıklanamazlığı herkesi kafası karışık bıraktı.)
- The inexplicability of the data made it difficult to draw any conclusions. (Verilerin açıklanamazlığı, herhangi bir sonuç çıkarmayı zorlaştırdı.)
- The inexplicability of his sudden departure left everyone wondering. (Aniden ayrılmasının açıklanamazlığı herkesi meraklandırdı.)
- The inexplicability of the sound made them fear for their safety. (Sesin açıklanamazlığı, güvenlikleri için endişe duymalarına neden oldu.)
- The inexplicability of the situation made her feel helpless. (Durumun açıklanamazlığı, kendini çaresiz hissetmesine neden oldu.)
- The inexplicability of the phenomenon challenged their understanding of the world. (Olayın açıklanamazlığı, dünya anlayışlarını sorguladı.)
- The inexplicability of the technology left many people skeptical. (Teknolojinin açıklanamazlığı, birçok insanın kuşkulu olmasına neden oldu.)
- The inexplicability of his behavior made it difficult to trust him. (Davranışının açıklan
- The inexplicability of the strange lights in the sky sparked a frenzy of speculation. (Gökyüzündeki tuhaf ışıkların açıklanamazlığı, spekülasyonların bir çılgınlığına neden oldu.)
- The inexplicability of the situation left them feeling frustrated and helpless. (Durumun açıklanamazlığı, onları hayal kırıklığına uğratıp çaresiz hissettirdi.)
- The inexplicability of the universe is a topic that has puzzled scientists for centuries. (Evrenin açıklanamazlığı, yüzyıllardır bilim adamlarını şaşırtmış bir konudur.)
Hemen Yorum Yaz