İnexorable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnexorable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnexorable

İnexorable, durdurulamaz veya değiştirilemez bir şekilde ilerleyen anlamına gelir.

1. The inexorable march of technology is reshaping our world. (Teknolojinin durdurulamaz ilerleyişi dünyamızı yeniden şekillendiriyor.)
2. The inexorable passage of time waits for no one. (Zamanın durdurulamaz ilerleyişi kimseyi beklemez.)
3. The inexorable advance of the army could not be halted. (Ordunun durdurulamaz ilerleyişi durdurulamadı.)
4. The inexorable rise in prices is causing concern for many people. (Fiyatlardaki durdurulamaz yükseliş birçok insan için endişe kaynağı.)
5. The inexorable logic of the argument was impossible to refute. (Tartışmanın durdurulamaz mantığı çürütülemezdi.)
6. The inexorable spread of the disease is alarming. (Hastalığın durdurulamaz yayılışı endişe verici.)
7. The inexorable march of progress has its costs. (İlerlemenin durdurulamaz ilerleyişi bazı bedelleri beraberinde getirir.)
8. The inexorable force of nature can be both beautiful and terrifying. (Doğanın durdurulamaz gücü hem güzel hem de korkutucu olabilir.)
9. The inexorable decline of the company was evident for some time. (Şirketin durdurulamaz düşüşü bir süredir açıkça görülüyordu.)
10. The inexorable momentum of the economy is pushing us towards a recession. (Ekonominin durdurulamaz ivmesi bizi bir durgunluğa doğru itiyor.)
11. The inexorable march of global warming is threatening our planet. (Küresel ısınmanın durdurulamaz ilerleyişi gezegenimizi tehdit ediyor.)
12. The inexorable reality of death is something we all must face. (Ölümün durdurulamaz gerçeği hepimizin karşılaşması gereken bir şeydir.)
13. The inexorable march of history is filled with both triumphs and tragedies. (Tarihin durdurulamaz ilerleyişi hem zaferlerle hem de trajedilerle doludur.)
14. The inexorable growth of the population is putting a strain on our resources. (Nüfusun durdurulamaz büyümesi kaynaklarımıza bir yük getiriyor.)
15. The inexorable decline of the environment is a problem that we cannot ignore. (Çevrenin durdurulamaz düşüşü göz ardı edemeyeceğimiz bir sorun.)
16. The inexorable advance of science is changing the way we understand the world. (Bilimin durdurulamaz ilerleyişi dünyayı anlama şeklimizi değiştiriyor.)
17. The inexorable force of gravity keeps us anchored to the earth. (Yerçekiminin durdurulamaz gücü bizi yere bağlıyor.)
18. The inexorable march of the seasons is a reminder of the passage of time. (Mevsimlerin durdurulam

az ilerleyişi zamanın geçişinin bir hatırlatıcısıdır.)
19. The inexorable push for social justice is a defining issue of our time. (Sosyal adalet için yapılan durdurulamaz çaba, zamanımızın belirleyici bir sorunudur.)

20. The inexorable rise of authoritarian regimes is a threat to democracy around the world. (Otoriter rejimlerin durdurulamaz yükselişi dünya çapında demokrasiye bir tehdit oluşturuyor.)