İndolence İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Indolence Nedir?
Indolence, tembellik, üşengeçlik ve hareketsizlik anlamlarına gelir. Kişinin işlerini yapmaktan kaçınması veya yavaş olması ile ilişkilidir.
Örnek Cümleler:
- I can’t stand indolence in the workplace. (İş yerinde tembelliği kaldıramıyorum.)
- She accused him of indolence because he refused to do his homework. (Ödevini yapmayı reddettiği için onu tembellikle suçladı.)
- The heat and humidity made him feel indolent. (Sıcaklık ve nem onun tembel hissetmesine neden oldu.)
- Indolence is the enemy of progress. (Tembellik, ilerlemenin düşmanıdır.)
- His indolence was the reason for his failure. (Başarısızlığının nedeni tembelliği idi.)
- I can’t tolerate indolence in my students. (Öğrencilerimde tembelliği tolere edemem.)
- His indolent behavior is affecting his grades. (Tembel davranışları notlarına etki ediyor.)
- Don’t let indolence get in the way of your success. (Tembelliğin başarınızın önüne geçmesine izin vermeyin.)
- Indolence is a luxury that none of us can afford. (Tembellik, hiçbirimizin kendine lüks olarak görebileceği bir şey değil.)
- The company has a zero-tolerance policy towards indolence. (Şirket, tembelliğe sıfır tolerans politikası benimsemiştir.)
- Indolence is like a disease that spreads quickly. (Tembellik, hızla yayılan bir hastalığa benzer.)
- The indolence of the students was evident in their lack of enthusiasm. (Öğrencilerin tembelliği, heveslerinin olmamasında belirgin hale geldi.)
- His indolent attitude is holding him back in life. (Tembel tutumu, hayatında geri kalmasına neden oluyor.)
- Indolence is the enemy of creativity. (Tembellik, yaratıcılığın düşmanıdır.)
- She was fired for her indolence and lack of motivation. (Tembelliği ve motivasyon eksikliği nedeniyle işten çıkarıldı.)
- Indolence is not an excuse for not achieving your goals. (Tembellik, hedeflerinize ulaşamamanız için bir bahane değildir.)
- His indolence cost him the promotion he was hoping for. (Tembellik, umduğu terfiyi kaybetmesine neden oldu.)
- Indolence leads to regret and missed opportunities. (Tembellik, pişmanlık ve kaçırılan fırsatlara yol açar.)
- The team’s indolent performance disappointed their coach. (Takımın tembel performansı antrenörlerini hayal kırıklığına uğrattı.)
- Indolence is a habit that can be broken
Devam Eden Örnek Cümleler:
- He needs to overcome his indolence and start being more productive. (Tembelliğiyle başa çıkması ve daha verimli olması gerekiyor.)
- Indolence is often a symptom of depression. (Tembellik sıklıkla depresyonun bir belirtisidir.)
- Her indolence is preventing her from achieving her dreams. (Onun tembelliği, hayallerine ulaşmasını engelliyor.)
- Indolence is a bad habit that can lead to laziness. (Tembellik, tembelliğe yol açabilen kötü bir alışkanlıktır.)
- He was scolded for his indolent behavior in class. (Sınıftaki tembel davranışları nedeniyle azarlandı.)
- Indolence is a luxury that successful people cannot afford. (Tembellik, başarılı insanların kendilerine lüks göremeyeceği bir şeydir.)
- The indolence of the workers led to a decrease in production. (İşçilerin tembelliği, üretimde azalmaya neden oldu.)
- Indolence is a choice that leads to regret. (Tembellik, pişmanlıkla sonuçlanan bir seçimdir.)
- She needs to overcome her indolence and start working towards her goals. (Tembelliğiyle başa çıkmalı ve hedeflerine doğru çalışmaya başlamalı.)
- Indolence is the enemy of success. (Tembellik, başarının düşmanıdır.)
Hemen Yorum Yaz