İndelible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İndelible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İndelible Nedir?


İndelible kelimesi “silinemez” veya “kalıcı” anlamına gelir. Bir şeyin izi veya etkisi silinmez veya unutulmaz.

Örnek Cümleler:

  1. The memory of her smile is indelible in my mind. (Onun gülümsemesinin hatırası benim aklımda silinmez.)
  2. The ink in this pen is indelible. (Bu kalemin mürekkebi silinmez.)
  3. His words left an indelible impression on my soul. (Onun sözleri ruhumda silinmez bir iz bıraktı.)
  4. The artist used indelible paint to ensure his artwork lasts for decades. (Sanatçı, eserinin on yıllarca kalıcı olması için silinmez boya kullandı.)
  5. Her bravery in the face of danger was indelible in everyone’s minds. (Tehlike karşısındaki cesareti herkesin zihninde silinmezdi.)
  6. The scar on his face was indelible, reminding him of the accident every day. (Yüzündeki yara izi silinmezdi, her gün ona kazayı hatırlatıyordu.)
  7. The impact of the earthquake left an indelible mark on the city’s landscape. (Depremin etkisi şehrin manzarasında silinmez bir iz bıraktı.)
  8. The love between them was indelible, even after all these years. (Aralarındaki aşk, tüm bu yıllara rağmen silinmezdi.)
  9. The tragedy had an indelible effect on the community, bringing them closer together. (Trajedi, topluluk üzerinde silinmez bir etki yarattı, onları daha da yakınlaştırdı.)
  10. The stain on his shirt was indelible, no matter how much he tried to wash it out. (Gömleğindeki leke silinmezdi, ne kadar yıkamaya çalışsa da.)
  11. The artist’s signature was indelible, ensuring the authenticity of the artwork. (Sanatçının imzası silinmezdi, eserin gerçekliğini garanti ediyordu.)
  12. The impact of his words was indelible, making her realize the truth about herself. (Sözlerinin etkisi silinmezdi, ona kendisiyle ilgili gerçeği fark ettirdi.)
  13. The beauty of the sunset was indelible, leaving them in awe of nature’s wonders. (Güneşin batışının güzelliği silinmezdi, doğanın harikalarına hayran bıraktılar.)
  14. The childhood memories they shared were indelible, keeping them connected for life. (Paylaştıkları çocukluk anıları silinmezdi, hayatları boyunca bağlı kalmalarını sağladı.)
  15. The emotional impact of the movie was indelible, leaving everyone in tears. (Filmin duygusal etkisi silinmezdi, herkesi gözyaşlarına boğdu.)
  16. The history of the country was indelible, shaping its culture and identity. (Ülkenin tarihi silinmezdi
  1. The tragic event had an indelible impact on her life, changing her perspective forever. (Trajik olay, hayatında silinmez bir etki yarattı ve perspektifini sonsuza kadar değiştirdi.)
  2. The mark on the wall was indelible, reminding them of the time they accidentally spilled paint. (Duvarın üzerindeki iz silinmezdi, yanlışlıkla boya döktükleri zamanı hatırlatıyordu.)
  3. The legacy of the great leader was indelible, inspiring generations to come. (Büyük liderin mirası silinmezdi, gelecek nesilleri ilham veriyordu.)
  4. The impact of social media on society is indelible, transforming the way we communicate and connect with each other. (Sosyal medyanın toplum üzerindeki etkisi silinmez, birbirimizle iletişim kurma ve bağlantı kurma şeklimizi dönüştürüyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.