İncumbent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncumbent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncumbent

İncumbent, görevde olan veya görevde olan bir kişiyi tanımlayan bir sıfattır.

Örnek cümleler:

1. The incumbent president is seeking re-election. (Görevdeki başkan yeniden seçilmeyi hedefliyor.)
2. As the incumbent CEO, it’s my responsibility to lead the company. (Şirketin lideri olarak, benim sorumluluğumda.)
3. The incumbent mayor has done a great job in improving the city’s infrastructure. (Görevdeki belediye başkanı, şehrin altyapısını iyileştirmede harika bir iş çıkardı.)
4. The incumbent senator is facing tough competition in the upcoming election. (Görevdeki senatör, yaklaşan seçimde zorlu bir rekabetle karşı karşıya.)
5. The incumbent governor has been criticized for his handling of the recent crisis. (Görevdeki vali, son krizi yönetmesi nedeniyle eleştirildi.)
6. As the incumbent champion, he’s expected to defend his title in the upcoming match. (Şampiyon olarak, yaklaşan maçta unvanını savunması bekleniyor.)
7. The incumbent school board members are up for re-election this year. (Görevdeki okul kurulu üyeleri bu yıl yeniden seçime girecekler.)
8. The incumbent minister has announced a new initiative to combat climate change. (Görevdeki bakan, iklim değişikliği ile mücadele etmek için yeni bir girişim başlattığını duyurdu.)
9. The incumbent judge has a reputation for being fair and impartial. (Görevdeki hakim, adil ve tarafsız olmasıyla ün kazanmıştır.)
10. The incumbent congressman has introduced a bill to increase funding for public schools. (Görevdeki milletvekili, halk okullarına daha fazla finansman sağlamak için bir yasa tasarısı sundu.)
11. As the incumbent captain, it’s my duty to ensure the safety of the passengers. (Kaptan olarak, yolcuların güvenliğini sağlamak benim görevimdir.)
12. The incumbent treasurer is responsible for managing the company’s finances. (Görevdeki sayman, şirketin finanslarını yönetmekten sorumludur.)
13. The incumbent ambassador has been working to strengthen diplomatic ties between the two countries. (Görevdeki elçi, iki ülke arasındaki diplomatik bağları güçlendirmek için çalışıyor.)
14. The incumbent speaker of the house is known for his excellent public speaking skills. (Meclis başkanı olarak, mükemmel bir konuşma becerisine sahip olduğu bilinmektedir.)
15. The incumbent attorney general has launched an investigation into police misconduct. (Görevdeki savcı, polis ihlallerine yönelik bir soruşturma başlattı.)
16. The incumbent mayor’s popularity has been on the rise since he took office. (Görevdeki belediye başkanının popülaritesi, göreve başladığından beri artmaktadır.)

17. The incumbent governor has signed a bill to increase funding for healthcare. (Görevdeki vali, sağlık hizmetlerine daha fazla finansman sağlamak için bir yasa imzaladı.)
18. As the incumbent editor, she’s responsible for ensuring the newspaper’s accuracy and integrity. (Editör olarak, gazetenin doğruluğunu ve bütünlüğünü sağlamaktan sorumlu.)
19. The incumbent police chief has implemented new policies to improve community relations. (Görevdeki polis şefi, topluluk ilişkilerini iyileştirmek için yeni politikalar uyguladı.)
20. The incumbent CEO has a vision for the company’s future growth and success. (Şirketin gelecekteki büyüme ve başarısı için bir vizyonu olan CEO.)