İncorrigible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncorrigible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncorrigible Nedir?

İncorrigible kelimesi Türkçe’de “düzelmeyecek kadar tutkulu veya inatçı olan, düzeltilmesi mümkün olmayan” gibi anlamlara gelir.

Örnek cümleler:

  1. The child was incorrigible and refused to follow any rules.

    Çocuk düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar inatçıydı ve hiçbir kurala uymadı.

  2. His bad habits were incorrigible, no matter how many times he was warned.

    Onun kötü alışkanlıkları düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar tutkulu idi, ne kadar uyarılsa da.

  3. The judge deemed the defendant incorrigible and sentenced him to life in prison.

    Hakim, sanığın düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar inatçı olduğunu düşündü ve ömür boyu hapse mahkum etti.

  4. She was an incorrigible optimist, always seeing the bright side of things.

    O, düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar iyimserdi, her zaman şeylerin iyi tarafını görürdü.

  5. He had an incorrigible habit of interrupting people mid-sentence.

    O, insanların cümlelerinin ortasında sözlerine girme konusunda düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar tutkulu bir alışkanlığa sahipti.

  6. The doctor diagnosed him as an incorrigible smoker and warned him of the health risks.

    Doktor, onu düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar tutkulu bir sigara içicisi olarak teşhis etti ve sağlık riskleri konusunda uyardı.

  7. Her husband was an incorrigible flirt and it drove her crazy.

    Kocası, düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar flörtöz davranışlara sahipti ve o bu durumdan deli gibi rahatsız oluyordu.

  8. The student was deemed incorrigible and was expelled from school.

    Öğrenci, düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar inatçı olduğu düşünüldü ve okuldan atıldı.

  9. He was an incorrigible prankster, always playing jokes on his friends.

    O, düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar şakacıydı ve her zaman arkadaşlarına şaka yapardı.

  10. The politician had an incorrigible habit of making promises he couldn’t keep.

    Politikacı, düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar vaatlerde bulunma alışkan

    lığına sahipti ve tutamayacağı sözler verirdi.

  11. The dog was deemed incorrigible and was sent to a behavior specialist.

    Köpek, düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar huysuz olduğu düşünüldü ve bir davranış uzmanına gönderildi.

  12. His love for fast cars was incorrigible, no matter how many accidents he had.

    Hızlı arabalara olan aşkı düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar tutkuluydu, ne kadar kaza yapsa da.

  13. The company deemed the employee’s behavior incorrigible and terminated his employment.

    Şirket, çalışanın davranışlarının düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar kötü olduğunu düşündü ve istihdamını sonlandırdı.

  14. She was an incorrigible procrastinator, always putting things off until the last minute.

    O, düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar erteleme yapardı, her zaman son dakikaya kadar beklerdi.

  15. The child’s lying was incorrigible, no matter how many times he was caught.

    Çocuğun yalan söyleme alışkanlığı düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar sürüyordu, ne kadar kez yakalansa da.

  16. His stubbornness was incorrigible, he never listened to anyone.

    Onun inatçılığı düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar sürüyordu, hiç kimseyi dinlemezdi.

  17. The student’s lack of effort was deemed incorrigible and he failed the course.

    Öğrencinin çabasızlığı düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar kötüydü ve dersi başaramadı.

  18. Her addiction to drugs was incorrigible, even after several attempts at rehabilitation.

    Uyuşturucu bağımlılığı düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar kötüydü, birkaç rehabilitasyon girişiminden sonra bile.

  19. The athlete’s bad attitude was incorrigible, even after being benched several times.

    Atletin kötü tavrı düzeltilmesi mümkün olmayacak kadar kötüydü, birkaç kez kenara çekilmesine rağmen.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.