İnconveniency İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnconveniency İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Inconvenience

İnconvenience, kelime anlamıyla rahatsızlık, zahmet veya uygunsuzluk anlamlarına gelir. İşte, İngilizce’de “inconvenience” kelimesinin kullanıldığı örnek cümleler:

  1. I’m sorry for the inconvenience caused by the delay. (Gecikmenin neden olduğu rahatsızlık için üzgünüm.)
  2. The construction work outside is causing a lot of inconvenience to the residents. (Dışarıdaki inşaat çalışmaları sakinlere birçok zahmete neden oluyor.)
  3. It’s a bit of an inconvenience having to park so far away from the entrance. (Girişe çok uzak bir yerde araç park etmek biraz rahatsızlık verici.)
  4. The power outage caused a great deal of inconvenience for the people living in the area. (Elektrik kesintisi bölgede yaşayan insanlar için büyük bir rahatsızlığa neden oldu.)
  5. I hope this doesn’t cause you any inconvenience. (Umarım bu size herhangi bir rahatsızlık vermez.)
  6. The lack of public transportation is a major inconvenience for those who don’t own cars. (Toplu taşıma araçlarının olmaması arabası olmayanlar için büyük bir rahatsızlık.)
  7. The hotel staff did everything they could to minimize the inconvenience caused by the power outage. (Otel personeli, elektrik kesintisinin neden olduğu rahatsızlığı en aza indirmek için ellerinden geleni yaptı.)
  8. The restaurant’s policy of not accepting credit cards can be an inconvenience for some customers. (Restoranın kredi kartı kabul etmeme politikası bazı müşteriler için rahatsızlık verici olabilir.)
  9. Please let me know if there is anything I can do to avoid inconveniencing you. (Sizi rahatsız etmemek için yapabileceğim herhangi bir şey varsa lütfen bana bildirin.)
  10. The cancellation of the flight caused a lot of inconvenience for the passengers. (Uçuşun iptali yolcular için büyük bir rahatsızlık yarattı.)
  11. The inconvenience of having to switch trains was worth it to get to the beautiful countryside. (Trenleri değiştirmek zahmetli olsa da, güzel bir kırsala gitmek buna değerdi.)
  12. I apologize for any inconvenience this may cause. (Bu neden olabileceği herhangi bir rahatsızlık için özür dilerim.)
  13. The inconvenience of having to wait for a table was worth it for the delicious food. (Masaya oturmak için beklemenin rahatsızlığı lezzetli yemeğe değdi.)
  14. The hotel provided transportation to minimize the inconvenience of the location. (Otel, konumun neden olduğu rahatsızlığı en aza indirmek için ulaşım sağladı.)
  15. The inconvenience of having to wake up early was worth it to catch the sunrise. (Erken kalkmak zahmetli olsa da, güneşin doğuşunu görmeye değerdi.)
  16. I’m afraid there
  1. I’m afraid there will be some inconvenience while we make repairs to the building. (Bina onarımı yaparken bazı rahatsızlıklar olabilir, üzgünüm.)
  2. The inconvenience of having to walk in the rain was lessened by the beautiful scenery. (Yağmurda yürümek rahatsız olsa da, güzel manzara rahatsızlığı azalttı.)
  3. The lack of available parking spaces is a major inconvenience for the employees. (Mevcut park yeri olmaması çalışanlar için büyük bir rahatsızlık.)
  4. We apologize for any inconvenience caused by the unexpected closure of the store. (Beklenmedik şekilde kapatılması nedeniyle oluşabilecek herhangi bir rahatsızlık için özür dileriz.)
  5. The inconvenience of having to take multiple flights was worth it for the destination. (Birden fazla uçuşa çıkmak rahatsız olsa da, varış yerine gitmek buna değerdi.)

Note: “inconvenience” kelimesi, bir durumun veya olayın doğrudan zahmetli veya rahatsızlık verici olması anlamında kullanılır. Ancak bazen, bir durum veya olay kişiler arasındaki bir etkileşimden dolayı zahmetli hale gelebilir. Bu durumda, “inconvenience” kelimesinin kullanımı, birisi diğerine bir rahatsızlık veya yük getirdiğinde de uygun olabilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.