İnconsistency İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnconsistency İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Inconsistency

İnconsistency, tutarsızlık veya uyumsuzluk anlamına gelir. İşte İngilizce cümlelerde “inconsistency” kelimesinin kullanımına örnekler:

  1. There is an inconsistency in your story. (Hikayenizde bir uyumsuzluk var.)
  2. The inconsistency between his actions and his words was striking. (Eylemleri ile sözleri arasındaki uyumsuzluk çarpıcıydı.)
  3. The company’s inconsistency in applying its own policies led to confusion among employees. (Şirketin kendi politikalarını uygulamadaki tutarsızlığı, çalışanlar arasında karışıklığa yol açtı.)
  4. The inconsistency of his behavior made it difficult for others to trust him. (Davranışlarındaki tutarsızlık, başkalarının ona güvenmesini zorlaştırdı.)
  5. The results were marred by inconsistencies in the data. (Sonuçlar, verilerdeki tutarsızlıklar nedeniyle bozuldu.)
  6. The politician’s inconsistencies were exposed by the media. (Politikacının tutarsızlıkları medya tarafından ortaya çıkarıldı.)
  7. The report pointed out several inconsistencies in the financial statements. (Rapor, mali tablolardaki birkaç tutarsızlığı ortaya koydu.)
  8. The inconsistency of the weather this year has made it difficult for farmers. (Bu yıl hava durumundaki tutarsızlık, çiftçiler için zorlaştırdı.)
  9. The inconsistency of the software caused frequent crashes. (Yazılımın tutarsızlığı sık sık çökmesine neden oldu.)
  10. The inconsistency in his arguments made it hard to take him seriously. (Argümanlarındaki tutarsızlık, onu ciddiye almamızı zorlaştırdı.)
  11. The inconsistency of the referee’s decisions was frustrating for both teams. (Hakemin kararlarındaki tutarsızlık, her iki takım için de sinir bozucuydu.)
  12. The inconsistency in his work schedule caused problems for his colleagues. (İş programındaki tutarsızlık, meslektaşları için sorunlara neden oldu.)
  13. The inconsistency of the product quality led to customer complaints. (Ürün kalitesindeki tutarsızlık, müşteri şikayetlerine yol açtı.)
  14. The inconsistency in her statements made it hard for the police to solve the case. (Açıklamalarındaki tutarsızlık, polisin davayı çözmesini zorlaştırdı.)
  15. The inconsistency of the policy across different departments caused confusion. (Farklı departmanlar arasındaki politika tutarsızlığı, karışıklığa neden oldu.)
  16. The inconsistency in the measurement methods made the experiment invalid. (Ölçüm yöntemlerindeki tutarsızlık, deneyi geçersiz kıldı.)
  17. The inconsistency of the company’s branding confused customers. (Şirketin markalama tutarsızlığı müşterileri karıştırdı.)
  18. The inconsistency in his performance raised concerns about his ability to do the job
  1. The inconsistency in the grading system caused frustration among students. (Notlama sistemindeki tutarsızlık, öğrenciler arasında frustrasyona neden oldu.)
  2. The inconsistency in the design of the website made it hard to navigate. (Web sitesinin tasarımındaki tutarsızlık, gezinmeyi zorlaştırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.