İncongruent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncongruent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Incongruent kelimesi

Incongruent, uyumsuz, çelişkili, tutarsız anlamlarına gelir. İki şey arasında tutarsızlık, çelişki, uyumsuzluk olduğu zaman kullanılır.

Örnek cümleler:

1. Incongruent behavior often leads to misunderstandings. (Uyumsuz davranışlar genellikle yanlış anlaşılmalara yol açar.)
2. Her words and actions were incongruent. (Sözleri ve eylemleri birbiriyle çelişkiliydi.)
3. The design of the house was incongruent with the surrounding architecture. (Ev tasarımı çevredeki mimariyle uyumsuzdu.)
4. His happy face was incongruent with his sad voice. (Mutlu yüzü, üzgün sesiyle çelişkiliydi.)
5. The color of the shirt was incongruent with the color of the pants. (Gömleğin rengi pantolonun rengiyle uyumsuzdu.)
6. The idea of peace is incongruent with the idea of war. (Barış fikri savaş fikriyle çelişkilidir.)
7. The painting’s bright colors were incongruent with its somber subject matter. (Tablonun canlı renkleri karanlık konusuyla uyumsuzdu.)
8. His lavish lifestyle was incongruent with his humble beginnings. (Şatafatlı yaşam tarzı mütevazı başlangıçlarıyla çelişkiliydi.)
9. The company’s message was incongruent with its actions. (Şirketin mesajı eylemleriyle uyumsuzdu.)
10. Her outfit was incongruent with the dress code of the event. (Kıyafeti etkinliğin giyim koduna uygun değildi.)
11. The lyrics of the song were incongruent with the upbeat melody. (Şarkının sözleri neşeli melodisiyle çelişkiliydi.)
12. His behavior during the meeting was incongruent with his professional demeanor. (Toplantı sırasındaki davranışı profesyonel tutumuyla uyumsuzdu.)
13. The size of the chair was incongruent with the size of the room. (Sandalyenin boyutu odanın boyutu

ile uyumsuzdu.)
14. The politician’s promises were incongruent with his track record. (Politikacının vaatleri önceki siciliyle çelişkiliydi.)

15. The company’s marketing strategy was incongruent with its brand image. (Şirketin pazarlama stratejisi marka imajıyla uyumsuzdu.)
16. His behavior at the party was incongruent with his usual personality. (Partideki davranışları genellikle sergilediği kişiliğiyle uyumsuzdu.)
17. The novel’s plot was incongruent with its genre. (Romanın kurgusu türüyle uyumsuzdu.)
18. The furniture in the room was incongruent with the overall decor. (Odaki mobilyalar genel dekorla uyumsuzdu.)
19. The company’s mission statement was incongruent with its business practices. (Şirketin misyon beyanı iş uygulamalarıyla uyumsuzdu.)
20. Her behavior towards her friends was incongruent with her behavior towards her family. (Arkadaşlarına karşı sergilediği davranış ailesine karşı sergilediği davranışla uyumsuzdu.)