İncommode İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncommode İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncommode

İncommode, rahatsızlık veya zorluk veren bir durum anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. The small seat on the airplane was quite incommode for the tall man. (Uçaktaki küçük koltuk, uzun adam için oldukça rahatsız ediciydi.)
2. I don’t want to incommode you, but could you please move your car? (Seni rahatsız etmek istemem, ama arabanı lütfen hareket ettirebilir misin?)
3. The loud music from the party next door was really incommode for me trying to study. (Komşudaki partiden gelen yüksek müzik, çalışmaya çalışırken gerçekten beni rahatsız etti.)
4. I’m sorry to incommode you, but could you please lend me some money? (Seni rahatsız etmekten özür dilerim ama bana biraz para ödünç verebilir misin?)
5. The broken elevator really incommode the people who lived on the higher floors of the building. (Bozuk asansör, binanın üst katlarında yaşayan insanları gerçekten rahatsız etti.)
6. I hope I’m not incommode you, but could you please turn down the TV? (Seni rahatsız etmiyorum umarım ama lütfen televizyonu kısabilir misin?)
7. The long line at the grocery store was quite incommode for the shoppers. (Marketin uzun kuyruğu, alışveriş yapanları oldukça rahatsız etti.)
8. I don’t want to incommode anyone, but could someone please help me carry this heavy box? (Kimseyi rahatsız etmek istemiyorum ama birisi bu ağır kutuyu taşımama yardım edebilir mi?)
9. The hot weather was really incommode for the outdoor wedding. (Sıcak hava, açık hava düğünü için gerçekten rahatsız ediciydi.)
10. I’m sorry to incommode you, but could you please repeat what you just said? (Seni rahatsız etmekten özür dilerim ama ne dediğini tekrar edebilir misin?)
11. The lack of parking spaces really incommode the customers of the busy shopping center. (Park yeri eksikliği, yoğun alışveriş merkezi müşterilerini gerçekten rahatsız eder.)
12. I hope I’m not incommode you, but could you please lower your voice? (Seni rahatsız etmiyorum umarım ama lütfen sesini kısabilir misin?)
13. The construction noise outside was really incommode for the people who worked in the nearby office building. (Yapım gürültüsü, yakındaki ofis binasında çalışan insanlar için gerçekten rahatsız ediciydi.)
14. I’m sorry to incommode you, but could you please pass me the salt? (Seni rahatsız etmekten özür dilerim ama tuzu bana verebilir misin?)
15. The broken air conditioning in

the classroom was quite incommode for the students. (Sınıftaki bozuk klima, öğrenciler için oldukça rahatsız ediciydi.)
16. I don’t want to incommode anyone, but could someone please help me find my lost keys? (Kimseyi rahatsız etmek istemiyorum ama kaybolan anahtarlarımı bulmama yardım edebilecek birisi var mı?)

17. The barking dog next door was really incommode for the people trying to sleep. (Komşudaki havlayan köpek, uyumaya çalışan insanlar için gerçekten rahatsız ediciydi.)
18. I’m sorry to incommode you, but could you please wait just a few more minutes? (Seni rahatsız etmekten özür dilerim ama sadece birkaç dakika daha bekleyebilir misin?)
19. The malfunctioning printer in the office was quite incommode for the employees. (Ofisteki arızalı yazıcı, çalışanlar için oldukça rahatsız ediciydi.)
20. I hope I’m not incommode you, but could you please turn off your phone during the movie? (Seni rahatsız etmiyorum umarım ama film sırasında telefonunu kapatabilir misin?)