İncestuousness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncestuousness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Incestuousness Nedir?


İncestuousness, aile içi cinsel ilişki anlamına gelir. Bu tür ilişkiler, kan bağı olan kişiler arasında gerçekleşir ve çoğunlukla yasaklanmıştır.

  1. I can’t believe he had an incestuous relationship with his sister. (Kardeşiyle aile içi ilişkisi olduğuna inanamıyorum.)
  2. The idea of incestuousness makes me sick to my stomach. (Aile içi ilişki fikri midemi bulandırıyor.)
  3. The royal family was often accused of incestuousness in the past. (Kraliyet ailesi geçmişte sık sık aile içi ilişki suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı.)
  4. The film portrays a disturbing case of incestuousness. (Film, rahatsız edici bir aile içi ilişki vakasını tasvir ediyor.)
  5. Incestuousness is a taboo topic in many cultures. (Aile içi ilişki, birçok kültürde tabu bir konudur.)
  6. She was deeply traumatized by her father’s incestuous behavior. (Babasının aile içi davranışlarından derinden etkilendi.)
  7. Incestuousness is a serious crime in most countries. (Aile içi ilişki, çoğu ülkede ciddi bir suçtur.)
  8. He was disowned by his family after he was caught engaging in incestuous behavior. (Aile içi davranışlarda bulunduğu ortaya çıktıktan sonra ailesi tarafından reddedildi.)
  9. The book explores the psychological impact of incestuousness on the victims. (Kitap, kurbanların üzerindeki aile içi ilişkinin psikolojik etkilerini araştırıyor.)
  10. The church strongly condemns incestuousness as a sin. (Kilise, aile içi ilişkiyi bir günah olarak sert bir şekilde kınamaktadır.)
  11. Incestuousness is a violation of the fundamental laws of nature. (Aile içi ilişki, doğanın temel yasalarının ihlalidir.)
  12. She was haunted by the memories of her incestuous relationship with her brother. (Kardeşiyle olan aile içi ilişkisinin anılarıyla kabuslar gördü.)
  13. The society views incestuousness as a perverse and immoral act. (Toplum, aile içi ilişkiyi sapkın ve ahlaksız bir davranış olarak görür.)
  14. The movie deals with the issue of incestuousness in a sensitive and nuanced way. (Film, aile içi ilişki konusunu hassas ve nüanslı bir şekilde ele alıyor.)
  15. Incestuousness can have serious physical and psychological consequences for both parties involved. (Aile içi ilişki, her iki taraf için ciddi fiziksel ve psikolojik sonuçlar doğurabilir.)
  16. He was arrested and charged with incestuous behavior towards his daughter. (Kızına karşı aile içi davranışlarda bulunduğu için tutuklandı ve suçland
  1. The government has implemented strict laws to prevent cases of incestuousness. (Hükümet, aile içi ilişki vakalarını önlemek için sıkı yasalar uygulamıştır.)
  2. She struggled with feelings of shame and guilt after her incestuous relationship with her cousin was revealed. (Kuzeniyle olan aile içi ilişkisi ortaya çıktıktan sonra utanç ve suçluluk duygularıyla mücadele etti.)
  3. Incestuousness is often associated with a history of abuse and trauma within the family. (Aile içi ilişki, genellikle aile içindeki istismar ve travma geçmişiyle ilişkilendirilir.)
  4. The therapist helped her come to terms with the trauma of her past incestuous relationship. (Terapist, geçmişteki aile içi ilişkisinin travmasıyla başa çıkmasına yardımcı oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.