İn Time İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Time (Zaman)
Time kelimesi, belirli bir süreyi ifade eden, zaman kavramı ile ilgili bir kelimedir.
- I don’t have time to go to the gym today. (Bugün spor salonuna gitmek için zamanım yok.)
- Time flies when you’re having fun. (Eğlenirken zaman hızla geçer.)
- We arrived at the airport in plenty of time. (Havalimanına oldukça zamanında geldik.)
- I can’t believe how quickly time has passed. (Zamanın ne kadar çabuk geçtiğine inanamıyorum.)
- It’s time for lunch. (Öğle yemeği zamanı geldi.)
- My job is very time-consuming. (İşim çok zaman alıcı.)
- I’m running out of time to finish this project. (Bu projeyi bitirmek için zamanım tükeniyor.)
- She has a hard time making friends. (Arkadaş edinmekte zorlanıyor.)
- I’ll call you back in a few minutes, I just need some time to finish this email. (Birkaç dakika içinde seni arayacağım, sadece bu e-postayı bitirmek için biraz zamanımı kullanmam gerekiyor.)
- He was ahead of his time with his inventions. (Keşifleri ile zamanının ötesindeydi.)
- It’s time to start thinking about retirement. (Emeklilik düşünme zamanı geldi.)
- We need to take our time and make sure we do this right. (Acelemizi yapmadan ve doğru yaptığımızdan emin olmak için zamanımızı almalıyız.)
- The deadline is approaching, we’re running out of time. (Son teslim tarihi yaklaşıyor, zamanımız tükeniyor.)
- I had a great time at the party last night. (Dün geceki partide harika vakit geçirdim.)
- She’s been living in London for a long time. (Uzun süredir Londra’da yaşıyor.)
- Time heals all wounds. (Zaman her şeyin ilacıdır.)
- It’s time to say goodbye. (Veda etme zamanı geldi.)
- We were having such a good time, we didn’t even notice how late it was. (Harika zaman geçiriyorduk, ne kadar geç olduğunu bile fark etmedik.)
- I need to take some time off work to deal with this personal matter. (Bu kişisel konuyla başa çıkmak için işten bir süreliğine ayrılmam gerekiyor.)
- Time is money. (Zaman para demektir.)
- We need to be on time for the meeting. (Toplantıya zamanında gelmeliyiz.)
- Time management is an important skill to have. (Zaman yönetimi sahip olunması gereken önemli bir beceridir.)
- The clock is ticking, we need to hurry. (Saat tik tak ediyor, acele etmemiz gerekiyor.)
- The best time to plant a tree was 20 years ago, the second-best time is now. (Bir ağaç dikmenin en iyi zamanı 20 yıl önceydi, ikinci en iyi zaman şimdi.)
- Time stood still as she walked down the aisle. (Gelin yolunda yürürken zaman durmuş gibiydi.)
- I always have a hard time waking up early in the morning. (Sabahları erken kalkmakta her zaman zorlanırım.)
- We need to spend more time with our family. (Ailemizle daha fazla zaman geçirmemiz gerekiyor.)
- He was ahead of his time with his ideas about climate change. (İklim değişikliği konusundaki fikirleriyle zamanının ötesindeydi.)
- Time is running out, we need to make a decision. (Zaman tükeniyor, bir karar vermemiz gerekiyor.)
- I’m having a hard time understanding this math problem. (Bu matematik problemini anlamakta zorlanıyorum.)
Hemen Yorum Yaz