İn Other Words İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İn Other Words İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İn Other Words Türkçe anlamı “başka bir deyişle” olan bir ifadedir. Bu ifade, bir şeyi açıklarken veya başka bir şekilde ifade etmek istediğimizde kullanılır.

Örnek cümleler:

1. A: Do you like to travel by car?

B: İn other words, do you prefer road trips?
(A: Arabayla seyahat etmeyi sever misin?
B: Başka bir deyişle, yolculuklarını tercih ediyor musun?)

2. He’s a bit eccentric – in other words, he’s a little strange.

(O biraz eksantrik – başka bir deyişle, biraz tuhaf.)

3. We need to cut expenses, in other words, we have to spend less money.

(Giderlerimizi azaltmamız gerekiyor, başka bir deyişle, daha az para harcamamız gerekiyor.)

4. My boss is very demanding. In other words, he expects a lot from his employees.

(Patronum çok talepkar. Başka bir deyişle, çalışanlarından çok şey bekliyor.)

5. The restaurant was very expensive, in other words, it was overpriced.

(Restoran çok pahalıydı, başka bir deyişle, fiyatı gereksiz yere yüksekti.)

6. My sister is a lawyer, in other words, she works in the legal profession.

(Kız kardeşim bir avukat, başka bir deyişle, hukuk sektöründe çalışıyor.)

7. John is always late. In other words, he’s never on time.

(John her zaman geç kalır. Başka bir deyişle, asla zamanında gelmez.)

8. Sarah is very artistic. In other words, she’s very creative.

(Sarah çok sanatsal. Başka bir deyişle, çok yaratıcı.)

9. We need to be more efficient, in other words, we need to get things done faster.

(Daha verimli olmamız gerekiyor, başka bir deyişle, işleri daha hızlı halletmemiz gerekiyor.)

10. I’m terrible at math. In other words, I’m not good with numbers.

(Matematikte berbatım. Başka bir deyişle, sayılarla iyi değilim.)

11. The movie was a bit boring, in other words, it wasn’t very interesting.

(Film biraz sıkıcıydı, başka bir deyişle, çok ilginç değildi.)

12. She’s a great communicator, in other words, she’s good at expressing herself.

(O, harika bir iletişimcidir, başka bir deyişle, kendini iyi ifade eder.)

13. The project is going to take a long time to complete. In other words, it’s going to be a while before we

finish it.
(Projenin tamamlanması uzun zaman alacak. Başka bir deyişle, bitmesi biraz zaman alacak.)

14. He’s very stubborn, in other words, he’s hard-headed and doesn’t like to change his mind.

(O çok inatçı, başka bir deyişle, kafasına koyduğunu değiştirmeyi sevmez.)

15. I can’t stand spicy food, in other words, I don’t like food that is too hot and spicy.

(Acılı yemeklere dayanamam, başka bir deyişle, çok sıcak ve baharatlı yiyecekleri sevmem.)

16. The company is downsizing, in other words, they are reducing their workforce.

(Şirket küçülüyor, başka bir deyişle, çalışan sayısını azaltıyorlar.)

17. She’s very forgetful, in other words, she often forgets things.

(O çok unutkan, başka bir deyişle, sık sık şeyleri unutur.)

18. We need to work harder, in other words, we need to put in more effort.

(Daha sıkı çalışmamız gerekiyor, başka bir deyişle, daha çok çaba sarfetmemiz gerekiyor.)

19. The new policy is very strict, in other words, there is no room for flexibility.

(Yeni politika çok katı, başka bir deyişle, esneklik için hiçbir alan yok.)

20. He’s not very tall, in other words, he’s quite short.

(O çok uzun değil, başka bir deyişle, oldukça kısa.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.