Seaweed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seaweed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seaweed

Seaweed, Türkçe anlamı deniz yosunu olan bir bitki türüdür. Denizlerde bulunur ve birçok farklı türü vardır.

1. Seaweed is used in many different types of cuisine around the world. (Seaweed, dünya çapında birçok farklı mutfakta kullanılır.)
2. The beaches are covered in seaweed after the storm. (Fırtınadan sonra plajlar yosunlarla kaplanmış.)
3. Some people like to add seaweed to their smoothies for extra nutrition. (Bazı insanlar, daha fazla besin için smoothielerine yosun eklemeyi seviyor.)
4. The sushi roll was wrapped in seaweed. (Sushi rulosu yosunla sarılmıştı.)
5. Seaweed can be a great source of iodine. (Yosun, iyot için harika bir kaynak olabilir.)
6. The diver saw many different types of seaweed on her dive. (Dalışçı dalışında birçok farklı yosun türü gördü.)
7. The ocean floor is covered in colorful seaweed. (Okyanus tabanı renkli yosunlarla kaplıdır.)
8. Seaweed is often used in skincare products. (Yosun, sıkça cilt bakım ürünlerinde kullanılır.)
9. The beach cleanup crew had to remove a lot of seaweed from the shore. (Plaj temizlik ekibi, kıyıdan çok sayıda yosun çıkarmak zorunda kaldı.)
10. Some people believe that seaweed can help with weight loss. (Bazı insanlar, yosunun kilo kaybına yardımcı olabileceğine inanırlar.)
11. The scientist studied the different properties of different types of seaweed. (Bilim adamı, farklı yosun türlerinin farklı özelliklerini inceledi.)
12. The boat got caught in a big patch of seaweed and had to be untangled. (Tekne büyük bir yosun yığınına takıldı ve çözülmek zorunda kaldı.)
13. Some types of seaweed are used in alternative medicine. (Bazı yosun türleri alternatif tıpta kullanılır.)
14. The sushi chef carefully placed a piece of seaweed on top of the rice. (Sushi şefi, pirincin üstüne dikkatlice bir parça yosun yerleştirdi.)
15. Seaweed is a great natural fertilizer for plants. (Yosun, bitkiler için harika bir doğal gübredir.)
16. The children had fun playing with the slimy seaweed on the beach. (Çocuklar pl

ajda kayalıklarda kaygan yosunlarla oynayarak eğlendiler.)
17. Some people like to snack on dried seaweed as a healthy alternative to chips. (Bazı insanlar, cips yerine sağlıklı bir alternatif olarak kuru yosun atıştırmayı severler.)

18. The diver accidentally kicked a piece of seaweed and it floated away. (Dalışçı yanlışlıkla bir parça yosuna tekme attı ve uzaklaştı.)
19. The restaurant served a salad with fresh seaweed as one of the ingredients. (Restoran, malzemelerden biri olarak taze yosun içeren bir salata servis etti.)
20. The seawall was covered in thick seaweed after the storm. (Fırtınadan sonra, deniz duvarı kalın yosunlarla kaplıydı.)