İmpulsive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpulsive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Impulsive: Düşüncesiz veya ani kararlar alan, dürtüsel davranışlar sergileyen

  1. She made an impulsive decision to quit her job and travel the world. (O, işinden ayrılmak ve dünyayı gezmek için düşüncesiz bir karar aldı.)
  2. His impulsive behavior got him into trouble. (Dürtüsel davranışları onu sorunların içine soktu.)
  3. I tend to be impulsive when it comes to buying things I don’t need. (İhtiyacım olmayan şeyler alırken dürtüsel davranmaya meyilliyim.)
  4. The impulsive urge to scream at her boss was almost overwhelming. (Patronuna bağırmak için gelen dürtüsel istek neredeyse baskındı.)
  5. She regretted her impulsive decision to get a tattoo. (Dövme yaptırmak için verdiği dürtüsel karardan pişman oldu.)
  6. His impulsive behavior often caused problems in his relationships. (Dürtüsel davranışları genellikle ilişkilerinde sorunlara neden oldu.)
  7. She had to learn to control her impulsive nature in order to succeed in her career. (Kariyerinde başarılı olmak için dürtüsel doğasını kontrol etmeyi öğrenmek zorunda kaldı.)
  8. His impulsive spending habits left him in debt. (Dürtüsel harcama alışkanlıkları onu borçlu bıraktı.)
  9. She acted on an impulsive whim and booked a last-minute vacation. (Son dakika tatilini düşüncesiz bir hevesle rezerve etti.)
  10. His impulsive decision to buy a motorcycle led to a serious accident. (Motorsiklet satın alma konusundaki düşüncesiz kararı ciddi bir kazaya yol açtı.)
  11. She was known for her impulsive outbursts and fiery temper. (Dürtüsel patlamaları ve ateşli karakteriyle tanınırdı.)
  12. His impulsive behavior often caused him to jump to conclusions. (Dürtüsel davranışları genellikle sonuçlara hızla varmasına neden oldu.)
  13. She had to learn to think before acting on her impulsive urges. (Dürtüsel isteklerine hareket etmeden önce düşünmeyi öğrenmek zorunda kaldı.)
  14. His impulsive decision to take a shortcut resulted in him getting lost. (Kısa yolu seçme konusundaki düşüncesiz kararı, kaybolmasına neden oldu.)
  15. She regretted her impulsive words and wished she could take them back. (Düşüncesiz sözlerinden pişman oldu ve geri alabilmeyi diledi.)
  16. His impulsive actions often caused him to get into physical altercations. (Dürtüsel eylemleri genellikle fiziksel kavgalara neden olurdu.)
  17. She had to learn to resist her impulsive urges in order to maintain her diet. (Diyetini sürdürmek için dürtüsel isteklerine karşı koymayı öğren
  1. His impulsive decision to quit his job without having another one lined up left him unemployed for months. (Başka bir işi olmadan işinden ayrılmak için verdiği dürtüsel karar, onu aylarca işsiz bıraktı.)
  2. She was often praised for her impulsive creativity and spontaneity. (Dürtüsel yaratıcılığı ve spontaneitesi sıklıkla övülürdü.)
  3. His impulsive behavior often made him seem unpredictable and erratic to others. (Dürtüsel davranışları onu diğer insanlara karşı öngörülemeyen ve düzensiz biri olarak gösterirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.