Be İn Straitened Circumstances İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Be İn Straitened Circumstances İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Be İn Straitened Circumstances (Sıkıntılı Durumda Olmak)


Be in straitened circumstances, Türkçe anlamıyla sıkıntılı durumda olmak demektir. Bu ifade genellikle finansal zorlukları ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:


1. She lost her job last month and now she is in straitened circumstances. (Geçen ay işini kaybetti ve şimdi sıkıntılı durumda.)
2. The family has been in straitened circumstances ever since the father passed away. (Baba öldükten sonra aile sıkıntılı durumda kaldı.)
3. His business failed and he found himself in straitened circumstances. (İşleri kötü gitti ve sıkıntılı durumda buldu kendisini.)
4. They had to sell their house because they were in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda oldukları için evlerini satmak zorunda kaldılar.)
5. She borrowed money from her friends because she was in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda olduğu için arkadaşlarından borç para aldı.)
6. He had to move in with his parents because he was in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda olduğu için ebeveynlerinin yanına taşınmak zorunda kaldı.)
7. The company went bankrupt and many employees were left in straitened circumstances. (Şirket iflas etti ve birçok çalışan sıkıntılı durumda kaldı.)
8. They had to cut down on expenses because they were in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda oldukları için harcamalarını azaltmak zorunda kaldılar.)
9. She had to cancel her vacation because she was in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda olduğu için tatilini iptal etmek zorunda kaldı.)
10. He couldn’t afford to buy a new car because he was in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda olduğu için yeni bir araba satın alamadı.)
11. She had to take on a second job because she was in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda olduğu için ikinci bir iş almaya karar verdi.)
12. They had to move to a smaller apartment because they were in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda oldukları için daha küçük bir daireye taşınmak zorunda kaldılar.)
13. He had to borrow money from his parents because he was in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda olduğu için ebeveynlerinden borç para aldı.)
14. They had to give up their hobbies because they were in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda oldukları için hobilerinden vazgeçmek zorunda kaldılar.)
15. She had to sell her jewelry because she was in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda olduğu için mücevherlerini satmak zorunda kaldı.)
16. He had to cancel his gym membership because he was in str

aitened circumstances. (Sıkıntılı durumda olduğu için spor salonu üyeliğini iptal etmek zorunda kaldı.)
17. They had to eat cheap food because they were in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda oldukları için ucuz yiyecekler yemek zorunda kaldılar.)

  1. She had to postpone her wedding because she was in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda olduğu için düğününü ertelemek zorunda kaldı.)
  2. He had to sell his boat because he was in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda olduğu için teknesini satmak zorunda kaldı.)
  3. They had to skip going to the movies because they were in straitened circumstances. (Sıkıntılı durumda oldukları için sinemaya gitmekten vazgeçmek zorunda kaldılar.)

(Her seferinde farklı bir durumda olan kişilerin sıkıntılı durumlarında neler yaşayabilecekleri hakkında cümleler yazdım.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.