İmpressionable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpressionable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpressionable

İmpressionable, bir kişinin kolaylıkla etkilenen ve başkalarının fikirlerine, davranışlarına veya etkilerine karşı hassas olan anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. She is very impressionable and always follows the latest trends. (O çok etkilenir ve her zaman en son trendleri takip eder.)
2. The teacher knew that the students were impressionable and tried to be a good role model. (Öğretmen öğrencilerin etkilenebilir olduklarını biliyordu ve iyi bir örnek olmaya çalıştı.)
3. Being impressionable can be both a strength and a weakness. (Etkilenir olmak hem bir güç hem de bir zayıflık olabilir.)
4. His impressionable mind was influenced by the violent movies he watched. (Şiddet içerikli filmler izleyen etkilenir bir zihniyeti vardı.)
5. She is at a very impressionable age, so we need to be careful about what she sees and hears. (O çok etkilenir bir yaşta, bu yüzden ne gördüğüne ve duyduğuna dikkat etmemiz gerekiyor.)
6. The advertising industry targets impressionable consumers with their messages. (Reklam endüstrisi, mesajlarıyla etkilenir tüketicilere hedef alır.)
7. He was always looking for new experiences because he was so impressionable. (O kadar etkilenirdi ki her zaman yeni deneyimler arıyordu.)
8. Children are often impressionable and need positive role models to follow. (Çocuklar genellikle etkilenir ve takip edecekleri olumlu örnekler gerektirir.)
9. Her impressionable nature made her an easy target for peer pressure. (O’nun etkilenir doğası, akran baskısına karşı kolay bir hedef yaptı.)
10. The cult leaders took advantage of the impressionable minds of their followers. (Tarikat liderleri takipçilerinin etkilenir zihinlerinden faydalandılar.)
11. He was too impressionable to be in the company of negative people. (O, negatif insanların yanında olacak kadar etkilenir değildi.)
12. The school counselor worked with impressionable students to help them develop their self-esteem. (Okul danışmanı, öğrencilerin özsaygılarını geliştirmelerine yardımcı olmak için etkilenir öğrencilerle çalıştı.)
13. The impressionable young actress was influenced by her co-stars’ bad behavior. (Etkilenir genç oyuncu, oyuncu arkadaşlarının kötü davranışlarından etkilendi.)
14. We need to protect impressionable youth from harmful influences. (Zararlı etkilerden etkilenebilen gençleri korumamız gerekiyor.)
15. He was too impressionable to make his own decisions and always needed guidance. (O kendi kararlarını vermek için çok etkilenirdi ve her zaman rehberliğe ihtiyacı vardı.)
16. The media has a responsibility to be careful with their messages, especially

when it comes to impressionable audiences. (Medya, özellikle etkilenir izleyiciler konusunda mesajlarında dikkatli olmakla sorumludur.)
17. Being impressionable can be a good thing if it leads to positive changes in one’s life. (Etkilenir olmak, birinin hayatında olumlu değişikliklere yol açarsa iyi bir şey olabilir.)

18. The young boy’s impressionable mind was filled with wonder and curiosity about the world. (Genç çocuğun etkilenir zihni, dünya hakkında merak ve merakla doluydu.)
19. It’s important to provide impressionable children with positive role models and constructive influences. (Etkilenir çocuklara olumlu örnekler ve yapıcı etkiler sağlamak önemlidir.)
20. The teacher’s positive influence on her impressionable students helped them develop a love for learning. (Öğretmenin etkili öğrencilerine pozitif etkisi, öğrenme sevgilerini geliştirmelerine yardımcı oldu.)