İmpetus İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpetus İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpetus Nedir?

İmpetus, bir şeyin hızlanması veya değişmesi için gerekli olan itici güçtür. Aynı zamanda bir eylemin başlatılması veya sürdürülmesi için gereken motivasyonu ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. The impetus behind the project was the need for sustainable energy. (Projenin itici gücü sürdürülebilir enerji ihtiyacıydı.)
2. She needed a new impetus to continue her workout routine. (Egzersiz rutinini sürdürmek için yeni bir motivasyona ihtiyacı vardı.)
3. The success of the team gave them the impetus to work even harder. (Takımın başarısı onlara daha da sıkı çalışmak için bir motivasyon sağladı.)
4. The government’s new policy provided an impetus for economic growth. (Hükümetin yeni politikası, ekonomik büyüme için bir itici güç sağladı.)
5. The impetus for her decision to quit her job came from her desire to travel. (İşinden ayrılma kararındaki itici güç, seyahat etme isteğinden geldi.)
6. The discovery of a new treatment gave impetus to medical research. (Yeni bir tedavi yönteminin keşfi, tıbbi araştırmalar için bir itici güç sağladı.)
7. The impetus for the company’s expansion was increased demand for their products. (Şirketin genişlemesindeki itici güç, ürünlerine artan talepti.)
8. The impetus for the students to study harder was the upcoming exam. (Öğrencilerin daha sıkı çalışması için itici güç, yaklaşan sınavdı.)
9. The impetus for the athlete to break the record came from his competitive nature. (Sporcunun rekoru kırmak için motivasyonu, rekabetçi doğasından geldi.)
10. The impetus for the artist’s new series of paintings was a recent trip to Italy. (Sanatçının yeni resim serisindeki itici güç, İtalya’daki son seyahatiydi.)
11. The impetus for the company to switch to renewable energy sources was public pressure. (Şirketin yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapması için itici güç, halkın baskısıydı.)
12. The impetus for the team’s victory was their determination and hard work. (Takımın zaferindeki itici güç, kararlılıkları ve sıkı çalışmalarıydı.)
13. The impetus for the charity event was the desire to raise funds for a good cause. (Hayırseverlik etkinliğindeki itici güç, iyi bir amaç için fon toplama isteğiydi.)
14. The impetus for the company’s rebranding was to appeal to a younger demographic. (Şirketin yeniden markalaşmasındaki itici güç, daha genç bir hedef kitleye hitap etmekti.)
15. The impetus for the scientist’s research was to find a cure

for a rare disease. (Bilim adamının araştırmasındaki itici güç, nadir bir hastalık için bir tedavi bulmaktı.)
16. The impetus for the team’s comeback was a motivational speech from their coach. (Takımın geri dönüşündeki itici güç, antrenörlerinin motivasyon konuşmasıydı.)

17. The impetus for the writer to finish their novel was a deadline from their publisher. (Yazarın romanını bitirmek için motivasyonu, yayıncısından gelen bir takvimdi.)
18. The impetus for the city to invest in public transportation was traffic congestion. (Şehrin toplu taşıma sistemine yatırım yapmasındaki itici güç, trafik sıkışıklığıydı.)
19. The impetus for the student to switch majors was a newfound passion for art. (Öğrencinin bölüm değiştirmesindeki itici güç, yeni keşfettiği sanata olan tutkusu idi.)
20. The impetus for the country’s push towards renewable energy was a desire to reduce carbon emissions. (Ülkenin yenilenebilir enerjiye yönelmesindeki itici güç, karbon emisyonlarını azaltma isteğiydi.)