İmperious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmperious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmperious Nedir?

İmperious kelimesi, emir vermek veya otoriter bir şekilde davranmak anlamına gelir. Bu kelime, kişinin diğerlerini etkilemek veya kontrol etmek için kullanabileceği güçlü bir sıfat olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. Harry Potter, Imperius lanetinden kurtulmak için çok çaba sarf etti.
   (Harry Potter had to make a lot of effort to escape the Imperius curse.)

2. The imperious queen demanded that her subjects bow before her.
   (Otoriter kraliçe, vatandaşlarının önünde eğilmelerini istedi.)

3. The imperious boss refused to listen to any of his employees’ ideas.
   (Otoriter patron, çalışanlarının hiçbir fikrini dinlemeyi reddetti.)

4. The dictator ruled his country with an imperious hand.
   (Diktatör, ülkesini otoriter bir şekilde yönetti.)

5. The imperious coach expected nothing but perfection from his players.
   (Otoriter antrenör, oyuncularından mükemmeliyet bekledi.)

6. The imperious tone in his voice made it clear that he was not to be questioned.
   (Ses tonundaki otoriterlik, sorgulanamayacağını açıkça ortaya koydu.)

7. The imperious businessman always got his way, no matter who he had to step on to do it.
   (Otoriter iş adamı, istediği her şeyi herkesi ezip geçerek elde etti.)

8. The imperious attitude of the politician turned off many voters.
   (Politikacının otoriter tavrı birçok seçmene soğuk geldi.)

9. The imperious teacher would not tolerate any misbehavior in her classroom.
   (Otoriter öğretmen, sınıfında herhangi bir kötü davranışa tahammül etmezdi.)

10. The imperious judge handed down a harsh sentence without considering any mitigating factors.
    (Otoriter hakim, hafifletici herhangi bir faktörü dikkate almadan sert bir ceza verdi.)

11. The imperious CEO made all the decisions for the company without consulting anyone else.
    (Otoriter CEO, başka hiç kimseye danışmadan şirket için tüm kararları verdi.)

12. The imperious leader of the cult demanded complete obedience from his followers.
    (Kült lideri, takipçilerinden tam bir itaat bekledi.)

13. The imperious neighbor complained about every little noise coming from our house.
    (Otoriter komşu, evimizden gelen her küçük gürültüden şikayet etti.)

14. The imperious actor was known for his demanding behavior on set.
    (Otoriter aktör, setteki zorlayıcı davranışıyla tanınıyordu.)

15. The imperious customer expected the store to cater to her every whim.
    (Otoriter müşteri,

her isteğine mağazanın cevap vermesini bekledi.)

16. The imperious husband refused to let his wife have any say in their finances.
    (Otoriter koca, eşinin finansal konularda herhangi bir söz sahibi olmasına izin vermedi.)

17. The imperious mayor believed that his way was the only way to run the city.
    (Otoriter belediye başkanı, şehri yönetmenin tek yolunun kendisi olduğuna inanıyordu.)

18. The imperious coach benched his star player for talking back to him.
    (Otoriter antrenör, yıldız oyuncusuna kendisine karşı konuştuğu için yedek kulübesine gönderdi.)

19. The imperious CEO’s behavior led to a high turnover rate among employees.
    (Otoriter CEO’nun davranışları, çalışanlar arasında yüksek bir devir hızına neden oldu.)

20. The imperious general led his troops into battle with no regard for their safety.
    (Otoriter general, askerlerinin güvenliği konusunda hiçbir şekilde dikkatli davranmadan savaşa önderlik etti.)