İmpatient İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpatient İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Impatient (Sabırsız)

Impatient, sabırsız veya aceleci bir kişinin özelliklerini ifade eder. Kişinin hızlı sonuçlar beklemesi ve sabırlı olmaması nedeniyle olumsuz sonuçlar doğurabilir. İşte size İngilizce cümlelerde “impatient” kelimesinin kullanımına örnekler:

  1. She is always impatient when it comes to waiting in line. (Sıra beklemeye geldiğinde her zaman sabırsızdır.)
  2. The impatient driver honked his horn repeatedly. (Sabırsız sürücü sürekli kornaya basıyordu.)
  3. My boss is so impatient that he wants me to finish the project in two days. (Patronum çok sabırsız, projeyi iki günde bitirmemi istiyor.)
  4. I hate being around impatient people. (Sabırsız insanlarla vakit geçirmekten nefret ederim.)
  5. The impatient child kept asking “Are we there yet?” (Sabırsız çocuk sürekli “Oraya vardık mı?” diye sordu.)
  6. My mom is getting impatient waiting for us to arrive. (Annem, bizim varmamızı beklerken sabırsızlanıyor.)
  7. The teacher became impatient with the noisy students. (Öğretmen gürültülü öğrencilere karşı sabırsızlandı.)
  8. The impatient customer demanded to speak to the manager. (Sabırsız müşteri müdürle konuşmak istediğini talep etti.)
  9. The doctor was visibly impatient with the patient’s questions. (Doktor hastanın sorularına açıkça sabırsızdı.)
  10. I know you’re impatient, but we have to wait for the traffic to clear. (Sabırsız olduğunu biliyorum ama trafiğin açılmasını beklememiz gerekiyor.)
  11. Her impatient behavior was starting to annoy everyone. (Sabırsız davranışları herkesi rahatsız etmeye başlamıştı.)
  12. The CEO’s impatient attitude caused many employees to quit. (CEO’nun sabırsız tavrı birçok çalışanın istifa etmesine neden oldu.)
  13. She tapped her foot impatiently as she waited for the elevator. (Asansörü beklerken ayağını sabırsızlıkla tıklattı.)
  14. The impatient customer left the store without buying anything. (Sabırsız müşteri hiçbir şey satın almadan mağazadan ayrıldı.)
  15. He couldn’t help but feel impatient as he waited for the test results. (Test sonuçlarını beklerken sabırsızlıkla beklemesini engelleyemedi.)
  16. The impatient driver cut in front of us without signaling. (Sabırsız sürücü sinyal vermeden önümüze geçti.)
  17. I understand that you’re impatient to get started, but we need to plan first. (Başlamak için sabırsız olduğunu anlıyorum, ama önce plan yapmamız gerekiyor.)
  18. The impatient child kept interrupting the teacher during class. (Sabırs
  1. The customer service representative became impatient with the customer’s questions. (Müşteri hizmetleri temsilcisi müşterinin sorularına karşı sabırsızlandı.)
  2. His impatience led him to make a mistake on the project. (Sabırsızlığı proje üzerinde bir hata yapmasına neden oldu.)

Türkçe karşılıklar:

  • sabırsız
  • aceleci
  • tahammülsüz
  • sabırlı olmayan
  • sıkılmış
  • tahammülsüz olan
  • beklemeye tahammülü olmayan
  • sabırsız sürücü
  • sabırsız müşteri
  • sabırsız çocuk
  • sabırsızlık
  • aceleci davranışlar
  • sabırsız tutum
  • tahammülsüzlük
  • sabırsız bekleyiş
  • sabırsızlıkla kesmek
  • sabırsızca tıklamak
  • sabırsızlıkla engellemek
  • sabırsız başlama
  • sabırsız sorular

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.